Kırmızı Pazartesi'yi çok uzun zamandır okumak istiyordum ve sonunda okuduğum için gerçekten çok mutluyum. Ayrıca neden bu kadar zamandır okumadım, çok geç kalmışım gibi bir ruh hali içerisine de girmedim. Çünkü beklentilerimi oldukça fazla karşıladı. Hatta adeta yıllanmış bir şarap içerken nasıl zevk alırsanız ben de kitabı okurken onu hissettim. Bu kadar uzun süre beklemiş olmam onu daha bile güzel hale getirdi. Gabriel Garcia Marquez günümüzde dahi çok büyük sorunlara neden olan namus sorunsalını tüm çıplaklığıyla önümüze sermiş. Bu kitap 1981'de yazılmış fakat bahsedilen sorunlardan hala bir adım öteye gidebilmiş değiliz. Okuduklarım maalesef o kadar tanıdık ki... Ülkemizde ve hatta çoğu medeni diyebileceğimiz batı ülkelerinde bile hala namus kavramı kadınlar üzerinden konuşuluyor, hala namus, kızlık zarı diye bazı kadınlarda varlığı bile olmayan bir şey üzerinden konuşulmaya devam ediliyor. Hala kadınlar çocuk bakmak üzerine yetiştiriliyor çok küçük yaşlarından itibaren. Hala kadınlarımızın evlenmesi bir statü atlama aracı olarak görülüyor. Gabriel Garcia Marquez tüm bunları muhteşem bir dil ile muhteşem bir akıcılıkla anlatmış. Fakat ne yazık ki bu hikaye bize çok tanıdık, maalesef her gün karşılaşabileceğiniz, haberlerde duyabileceğiniz şeyler. Umuyorum ki namus, ahlak kavramlarnı, kadınlar üzerinden konuşmaya bir an önce son verilir ve umarım ki kadınlarımız artık özgür olur.