Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
26 MART 2024
Olm siz adam akıllı insanlar olsaydınız hiç kadınları bu sohbete dahil etmez konuyu uzatmadan Burhan ve babamla konuşurdunuz ama siz naptınız yine her zamanki gibi kendinizi büyük gördünüz. Neyse Allah büyüktür elbet bir gün hakkımız sorulacaktır. Tamam belki bu hırsızlık olayı tam gün yüzüne çıkmamış olabilir ama biz sizin ne olduğunuzu çok çok
Akademik Özgürlük mü Dediniz?..
Pensilvanya Üniversitesi Rektörü Liz Magill ve Harvard Üniversitesi Rektörü Claudine Gay... Üniversitelerinde soykırımı kınayan eylemlere izin verdikleri için, siyonist sermayenin baskılarına dayanamayarak görevden ayrılmak zorunda kaldılar. Düşünce özgürlüğünü bütün makamların üstünde tutan bu onurlu duruş unutulmayacak👏 "Laf-ı güzaf: özgürlük, eşitlik, kardeşlik, sevgi, onur, ülke, falan, filan. Bunlar bizi aynı zamanda ırkçı yorumlar yapmaktan alıkoymadı: Bizde ırkçı bir hümanizmadan daha tutarlı bir şey olamaz, çünkü kendisini insan yapmasının tek yolu köleler ve ucubeler yaratmaktır." diyor
Frantz Fanon
Frantz Fanon
... Tespitleri yaşanmışlık içeriyor, bu yüzden çok çarpıcı... Siyonistler, Üniversitelerde oluşturdukları 'ilim tahsil eden köleler' sınıfıyla saldırganlıklarını her alanda meşru kılacak zeminler bulmuş... Aynı gün kampüslere israil bayrağı asılmış ve eyleme katılan öğrencilerin iş bulma imkânları yok edilmiş... Ülkenin ve hatta dünyanın en 'özgür' kurumlarına bunlar yapıldıysa varın gerisini siz düşünün...
Reklam
Attilâ İlhan ile söyleşi: Çağdaşlık ile Batıcılık
Attila Bey, sizinle, Batı, Batıcılık, çağdaşlık kavramları, Türkiye yakın tarihinde bu kavramların dönüşümü, bugünkü durum, Batı’yı aşmak mı ya da onun kuyruğuna takılmak mı sorusu; bütün bunları içeren hem kavramsal, hem de tarihsel bir söyleşi yapalım istedik. Bunlar tartışılan, gündemdeki ciddi konular. Benim gündemimde 40 senedir
Ne yola geldik, ne yolu terk ettik. İşte şimdi buradayız. Yol bizi bekler. Yol, hiç bitmez Yola devam. Yolu hiç bırakmadık, özgürlük savaşımız hep sürdü. Uğruna ölecek bir fikir bulamadım demişti bir şair. Daha çok şiire ihtiyacımız var, daha çok sevmeye, yolda olmaya… Hey sen, hiçbir zaman umut olmadığını söyleme bana, çünkü umut asla
Beyaz Taş
Biri çıkıp buradan çook uzun yıllardır hiç kimse geçmedi, ulu ağaçların gölgesinde soluklanmadı, nefes bile alan olmadı dese inanacağım. İmrenilecek kadar sessiz, olmadık bir zamanda hatırlanacak kadar sakin. Kurumuş, üst üste düşmüş çam iğnelerinden dokunmuş yumuşak bir halının üzerinde yürüyorum. Güneşli bir gün, top top beyaz bulutlar, mavi
Reklam
İstanbul'da Yaşamanın Izdırap Sosyolojisi Üzerine... İstanbul'da yaşamak, taşıyla toprağıyla ve insanıyla bana hep eziyet olmuştur. Eskiden gayrımüslim halklarla Türklerin yaşadığı mütevazı bir şehirken, zamanla barbar istilasına uğramış bir vahşet kolonisi haline dönüşmüştür. Şehir zibilyon tane millet ve dil zenginliğiyle günden güne
Dün en son dört sene önce konuştuğum liseden bir arkadaşım numaramı bulmuş ve bana mesaj atmıştı. Sohbete başladığımızda kendimi dört sene önceki zamanın içinde buldum. Hiçbir şey değişmemişti, sanki lise zamanında gibiydik. O zaman idrak ettim ki zamana ruhumuzdan bir parça bırakıyoruz döndüğümüzde bizi karşılasın diye. Kabın şeklini alan sıvılar gibi bizde geçmişte bir zaman içine bıraktığımız ruhun şeklini alabiliyoruz.
Bak Hiçbir zaman huzuru bulamayacaksın. Şaka değil bu. Hayatın boyunca huzuru arayacaksın. Olmayacak. Ne kötü. Hayatın boyunca huzuru aradığını düşünsene. Olmayacak ki ama olmayacak. Hayatın boyunca birşeyleri aramak zorundasın. Hayatın boyunca bir şeyi arayacaksın, arayacağız. Hepimiz beraber arayacağız. Arayalım. Bir bok bulamayacağız, Ya şu dünyada huzuru kim bulmuş bana bir tanesini göstersene Bir tanesi desin ki ben huzuru buldum. Yok hayatın sonuna kadar elinden geleni yap Bir insanı mutlu etmek için herşeyi yap. Aklına gelebilecek herşeyi yap. Ne huzur bulabileceksin ne onu mutlu edebileceksin. Aralarında huzuru bulanlar varsada bir zahmet söylesinler dimi. Bizde bilelim. Huzur nerede, huzur kimde. Şimdi diyorsun ya beni bırakıp gitti, Ya bırak gitsin. Gerçekten nereye kadar gidiyorsa gitsin. Kalınca ne oluyor ki yani. Kalıyor seni sevdiğini hissettiriyor ama yalan söylüyor. Kalmasın kardeşim kalmasın. Çeksin gitsin. Boşver, herşeyi boşver. Sen bu dünyaya acı çekmek için, birilerinin kahrını çekmek için ya ne bileyim. Birilerini hadi demek için gelmedin . Boşver neden gittiğini, boşver. Neden biliyor musun. Sevseydi, gitmezdi. Boşver o yüzden. Bırak istediği yerde kalsın İnsanoğlu değer bilmiyor, gerçekten. Mesela gitmek. Neden gidiyorsun. Neden gidiyorsunu bırak, gitmek için mi geldin. Bunu çok ciddi anlamda soruyorum, O zaman gelmeseydiler. İnsanları üzmek hoşlarına mı gidiyor, gerçekten. Ciddi anlamda soruyorum. Hoşunuza mı gidiyor. Zevk mi alıyorsunuz bundan, demek istiyorum yüzlerine. Boş, harbi boş yani. Eğer saygı duymayacaklarsa, bizi sevmeyeceklerse ve canımızı yakacaklarsa gitsinler. “
Mizah
BEKTAŞİ HİKAYE Bir Bektâşî ile Karadenizli bir kayıkçı denizde giderlerken fırtına çıkmış, deniz köpürmeye ve tekneye sular girmeye başlamış. Bektâşî'nin yüzü korkudan sararınca Karadenizli kayıkçı onu teskîn etmek için : "Ne korkaysun, Allah KERÎM'dur" deyince Bektâşî şu ârifâne cevâbı vermiş : Ben de ondan korkuyorum ya! İster misin O
Reklam
10 Mart 2018 “…Bırak bu kitap çarpsın okuyanını. Sarsılsın ve kendilerine uzun zaman gelemesinler. Okuyanlar, “Dayanamıyorum okumaya, şüpheci biri oldum çıktım, bu nasıl iş anlamadım!” diyor. Her yerlerine şüphe bulaşsın bırak! Uykuları kaçsın, rahatsız olsun, yaşantılarından keyif alamasınlar bir süre…” diyor. “Kardeşini Doğurmak” kitabının
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.