HK
Genelleme yapmak doğru değil Ve belki bizim yahudi ile siyonizmi ayırd eden bir bilincle değerlendirme yapmamız gerekiyor Vahiy sürecinde "islam"dan gayrı bir yaşam tarzı ön görülmedi irade bireyine Hicbir rasul/nebi s.a.v. eshabına islam dışında bir din getirmedi Ehli kitab ve nasara İle Benî israil ve yahûd Gibi kavramları da yine
Düş görmeyi unuttuk mu
Kızılderililerin dediği gibi: "Ne zaman ki kendi dertlerimizle ilgili düş görmeyi unuttuk, işte o zaman, beyaz adam karşısında yenilmeyi hak ettik." Bizim için de aynısı geçerli değil midir?
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Azra Erhat bu ülkenin başına gelmiş en güzel insanlardan biri. Yazdığı ön sözleri çevirdiği kitaplardan çok daha fazla zevk alarak okudum. Araştırmaları, görüşleri, dili ve anlatımı harika. Okurken bundan sonra daha fazla bilgi öğrenmek, dünyayı tanımak için çok büyük bir istek duyuyorum. Çoğu zaman okurken gülümsesem de bazen yumuşak bir persona gibi gözlerim doluyor. En çok da bu ülkenin insanlarına karşı duyduğu umut ve belli etmek istemese de satırlar arasına sıçrayan umutsuzluk beni üzüyor. Kimin ne olduğunu aslında çok iyi biliyor ama savaşmaktan hiç vazgeçmiyor. "Yabancılar bizim anlayışsızlığımızdan faydalanarak söktü götürdü, köylümüz aldı götürdü, bu hâl böyle sürüp gitti. Bari bugün önüne geçilmiş midir? Sanmam."
Mavi Anadolu
Mavi AnadoluAzra Erhat · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018248 okunma
"Bir insan, bizim onu da kendimize uygun bulduğumuz yanlardan çok farklı değil midir aslında?"
·
Puan vermedi
Anadolu’dan bir şair daha geçiyor, nahif adımlarla...
Kim geleceğini bilir, kim geçmişini unutur.İlk aşk mıdır önemli olan, son aşk mıdır ders verdiren ? Nurullah Genç aşkın, sevginin, dostluğun, ailenin, doğanın, yaşamın, tabiatta ki yaşamın, kalbin dehlizlerini, bam tellerimizi, zihnimizin karanlık köşelerini birbiri ardına bir ipe boncuk dizer gibi kalemden kağıda bir yol haritası çıkarmış.Bu topraklarda senin gibi bir şaire yer verdiği için Allah’a şükürler olsun. Mahrem ve münzevi tüm kitaplarının toplandığı bir külliyattır.Beni her şiiri hemen hemen aynı etkiler.Çünkü Anadolu’yuz biz .Esen rüzgarın ılıklığı , kavruk tende ki ter damlası, tarlaların başağı, bayram sabahlarının neşesini hep derinden bir huzurla yaşamaktayız.O yüzden bu kitap bizim için bir vuslat, bir kavuşma, bir sevinç ve bir hüzün barındırır.Kitaplığınıza yerini ayırın
Mahrem ve Münzevi
Mahrem ve MünzeviNurullah Genç · Timaş Yayınları · 2011362 okunma
Gündelik ihtiyaçlarımız için emrinize amade olan bu görülmemiş derecede çeşitli duygular, bizim için, bir üstünlük alameti midir, yoksa bir musibet midir?
Sayfa 206 - Elips
Reklam
Bir insan, bizim onda kendimize uygun bulduğumuz yanlardan çok farklı değil midir aslında?
Sayfa 48
Jacques: (…) Ama, kim çok tecrübe sahibi olmakla övünebilir? derdi; çok tecrübeli olduğunu söyleyenler çoğunlukla çok yanılanlar değil midir? Sonra içinde bulunduğu koşulların ne olduğunu kim yeterince kavrayabilir? Bizim kafamızdaki planlar, alnımıza yazılan planlardan çok farklıdır. Biz mi kaderi yönlendiririz, yoksa kader mi bizi yönlendirir? Ustaca hazırlanmış onca proje suya düşmüştür ve düşecektir! Onca mantıksız proje de başarılı olmuştur ve olacaktır!
Hristiyanlık batılı güzelleştirmeye bakarken bizim hakkı çirkinleştirmeye davranmamız Müslümanlık mıdır?
Sayfa 127 - Bdy
Fakat hayatımızın en saklı yanlarını, sinirlerimizi uyararak veya düşlerimizde baştan aşağı gizli bir şiddetle titreterek çok, çok erken yaşlarda belirleyen şey katıksız rastlantılar değil midir? Yoksa başlangıç daha da gerilerde mıdır; ileride ne olacağımızı ve neyin acısını çekeceğimizi biz daha beşikteyken bir kuş cıvıldayarak kulağımıza mı fısıldar? Bilmiyorum, belki de bunları başımıza saran ne rastlantıdır ne de mucizevi bir kuşun cıvıltısıdır; aksine çok eski yüzyıllardan gelen alışkanlıklar, çoktan ölüp gitmiş kadınlardan kalan kölelik ruhudur bu esnada içimize fısıldayan; hem de bizim olmayan bir dilde, ancak bir düşteyken, sırtımızdan bir ürperti geçtiğinde, sinirlerimiz titrediğinde anlayabildiğimiz bir dilde..
Sayfa 4
Reklam
Hatıralar nerede durur?
Birlikte geçirdiğimiz o güzel günlere ne olmuştu? Benim aklım hep o günlerdeydi. Ne olmuştu o günlere? Yaşanan şeyler ne olur Çetin, nerede durur? Hatırlamaya ve belleğe ilişkin eğretileme beni kesmiyor. Tozlu tavan arasına girmek, eski bir sandığı açmak, sararmış bir defterin sayfalarını çevirmek filan diyorum, beni kesmiyor. Geçmişimizle bağlantı kurmanın tek yolu hatırlamak mıdır? Başka bir eylem yok mu, olamaz mı?
"Bu hükümet demokrat bir hükümet midir, sosyalist bir hükümet midir, yani şimdiye kadar okuduğumuz kitaplarda ismi söylenen hükümetlerden hangisidir? diye soruyorlar. Efendiler, bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir. Sosyalist bir hükümet değildir. Ve gerçekten kitaplarda var olan hükümetlerin, bilimsel mahiyeti bakımından, hiçbirine benzemeyen bir hükümettir. Fakat, milli hâkimiyeti, milli iradeyi oluşturan tek bir hükümettir, bu öze sahip bir hükümettir! İlmi ve sosyal noktadan bizim hükümetimizi ifade etmek gerekirse 'halk hükümeti' deriz…"
Sayfa 354 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Bizim hislerimizi çocuksu bir cesaret gösterisi ya da umutsuzluğun sonundaki çaresizlikten başka bir şey olarak görmeyenler, eski devrin zavallı insanlarıdır. Hem eski hem de yeni çağın duygularını net bir şekilde anlayabilen kişiler nadir değil midir zaten? Hayatın tüy kadar hafif olduğunu düşünüyoruz; ama bu hayatlarımızı boşa harcadığımız anlamına gelmez, hayatı tüy kadar hafif bir şey olarak sevdiğimizi gösterir. Tüyler çok uzağa, hızla uçar. Gerçekten şimdi, vatanseverliğin, savaşın sorumluluğunun ne olduğuna dair büyüklerimiz her zamanki tartışmalarını yüksek sesle haykırmaya devam ederken, bizler onları geride bırakarak yüce kişilerin sözleriyle yola çıkıyoruz. Bunların, Japonya'nın yeni özellikleri olduğunu sahiden hissediyorum.
"Kadınlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyecektir ve daima birbirinin yardımcısı, yol göstericisi olacaktır. Acaba bizim milletimiz de böyle değil midir? Ve bizim milletimizin de böyle olmaması için ne engel vardır? Daima öne sürülen bir şey vardır ki o da din engellemesidir. Bilhassa, Batılılar, bilhassa bu milleti yok etmek isteyen o koyu düşmanlar bizi, daima her işimizi din etkisi altında tutmuşlardır."
“Bizim Kitapçı diye yazar üstünde dükkânın.” İyi. Bizim Kitapçıymış Olric. Bizim Kitapçı olduğuna göre bizim istediklerimizi buluruz orada. İstersen, Kan Kalesi’ni bile alırız. Hayır. Onları, hükümet meydanına çıkan bir sokağın başında satarlar. Neden mi diyeceksin? Anlatması güç. Öyle sezinledim işte. Bu kitapları öyle yerlerde satarlar. Neden mi? İzahı yok. Hemen yanındaki seyyar satıcıda muhakkak gülyağı bulunur. Esans da vardır. Caminin yakınlarında bir yerdedir. Tespih ve ağızlık da saftır. Büyük şehirlerde de böyle değil midir efendimiz? Onlardan görmüş olsalar gerek. Kimin kimden gördüğü belli değil Olric. Caminin yanından geçtiler. Bu camii şerifin tamiri için makbuz mukabilinde teberru kabul edilir. Ne güzel, Olric. Bağış demeye dili varmıyor. Her zihniyetin bir dili var Olric. İşte bizim kitabevi. Çerçeveleri, sokaktaki öbür dükkânlardan farklı bir renge boyanmış. İstediğimiz kitapları burada bulabileceğimizi sanıyorum.
Sayfa 43 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.