- Sen hayatında her şey yapmış bir kadınsın. Fakat hiç birine alışamamışsın, hiç birinde ihtisas kazanamamışsın: Evlendin, fakat tam mânasıyla zevce olmadın; sevdin, fakat yekpare bir aşkın olmadı, birçok hâdiseler en büyük ihtirasın billûrunu kırdı; seyahat ettin, fakat sende bir seyyah melekesi teşekkül etmedi; birçok hafiflikler yaptın, barlarda, balolarda, tiyatroların kulis aralarında yaşadın, fakat bir kokot pişkinliği elde edemedin; tercemeler yaptın, fakat bir satır yazı neşretmedin; çocuklara bayılıyorsun, fakat ana olmadın; her emelin, her gayenin büyüklüğünü ve güzelliğini anlıyorsun, fakat hiç bir emelin ve gayen yok; bir çocuk saflığıyla en basit yalanlara inanabilirsin, fakat hiçbir şeye iman etmiyorsun. Birdenbire avucunu ağzıma kapadı: -Sus! dedi, seni Makbet'teki cadılara benzetiyorum. Tüylerim ürperiyor... Zekânın aynasında kendimi korkunç görüyorum. -Ben senin gibi insanlar tanımadım değil. Hatta kadınlardan daha çok. Bunlar bizim memlekette âdeta bir sınıf teşkil ederler. Hem de hepsi asil dediğimiz ailelere mensupturlar. -Sus! Ben yalnız olmak isterdim. -Hiç kimse bir zümreye mensup olmaktan kurtulamaz. Bununla beraber içlerinde en tipik örnek sensin. Çok hızlı gidiyorsun sen. -Bizim sonumuz ne olur? Fakat cesur bir cevabımdan o kadar ürktü ki hemen gözlerini sımsıkı yumdu: -Söyleme, dedi, haydi, içelim.
"Türkiye'de roman okurlarının çoğunu oluşturan, dindar olmayan, Batılılaşmış kadın okurlar, başörtüsü taktığı için üniversiteye alınmayan kadınların anlaşılabilir dertleriyle ilgilendiğim için huzursuz oldular. Orta ve yukarı sınıf Batılılaşmış tanıdıklardan, aile dostlarından, 'Orhan bu dincilere niye anlayış gösteriyor!' diye sitemkâr ifadeler işittim o günlerde. Roman sanatının en temel ve en güçlü yanının, bizim gibi düşünmeyenlerin, bizim gibi yaşamayanların âlemini de dürüstçe anlamak, en azından anlamaya çalışmak olduğunu, böylece yaşayarak hissettim. Romancı, okurlarının bilmek, anlamak istemediği, hatta tehlikeli bir düşman olarak gördüğü 'öteki'nin insanlığını da ortaya koymalıdır."
Sayfa 456Kitabı okudu
Reklam
Otuzbeşime bastım geçen hafta... İlk Yarı bitti: Hayat : 1 ... Ben : 0 ... Ama belliydi böyle olacağı... Nicedir başlamıştı belirtiler: Yolda çocuklar "Amca şu topu atıversene" seslendiklerinde kuşkulanmıştım ilkin... Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta göründüğünü... Baktım lise fotoğrafları sararmış, sınıf arkadaşlarım yaşlanmış. Eş dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuşulur olmuş... Seyahat ve aşk yerine... Gök gibi gürlemeye alışkın müzik setimin ses düğmesini kısar olmuşum, içerideki uçurtmanın ipini çekercesine... "Bizim zamanımızda" diye başlayan nutuklar atmaya başlamışım mezuniyet törenlerinde - Hayret! Daha dün değil miydi benimkisi? - Yıllar yılı dudak büktüğüm "Ölümden sonra hayat masallarını"na kulak kabartmaya başlamışım gizliden gizliye... İple çektiğim haziranlara sırt çevirmişim... Yaşamın orta sahasına girmişim... İrkilmişim...
Taliban
(Bu kurallar Taliban tarafından Afganistan'a girildikten sonra açıklanmış.) Vatanımızın adı bundan böyle Afganistan İslam Emirliği’dir. Bunlar da bizim koyduğumuz, sizin uyacağınız yasalar: Bütün vatandaşlar, günde beş vakit namaz kılacaktır. Namaz vakti başka bir iş yaparken yakalanan, kırbaçlanacaktır. Bütün erkekler sakal bırakacaktır.
Taliban yasalarıKitabı okudu
Sergey Yesenin'e. Sen gittin, diyorlar yukarılarda bir dünyaya. Sonsuzlaşma- Uçuyorsun, parıldayan yıldızlara çarparak.
Biraz daha açıkla. Şey, ne yazık ki kimi zaman savaş, adalet olmayan ülkelere adalet getirmek için zorunlu olur, ama günün birinde, adalet götürülen bir ülkeden iki çocuk geldi ve onları bizim oturduğumuz kentin hastanesine kaldırdılar, bizim sınıf onlara şeker ve meyve götürdü, daha doğrusu en önde sınıfın en iyileri, yani ben, Simone ve Samantha, anlatabiliyor muyum? Devam et, dedi adam. Muhammed aşağı yukarı benim yaşımda, kız kardeşi daha küçük, ama adını anımsamıyorum şimdi, hastanenin küçücük odasına girdiğimizde Muhamed'in kolları yoktu ve kız kardeşi de... Isabella sustu.....
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.