acı yaşamak bizim en eski çağlardan kalma yanık türkümüz
Bizim türkümüz peki?
Türkü biz karıncalarız, diyordu. Bir zamanlar bizler de karınca gibi karıncaydık, bizim de cennet gibi ülkelerimiz, kentlerimiz vardı. Kendimiz çalışır, kendimiz yerdik. Eşittik, özgürdük. O zamanlar biz karıncaydık, karınca! Böyle uydurma fil değildik her birimiz. Gülünç, cüce, fillere öykünen karıncalar değildik. Bir zamanlar bizler kendimizi hiçbir biçimde aşağılamaz, kimsenin de bizi aşağılamasına izin vermezdik. Böyle kul, böyle uşak, böyle köle değildik. Bağımsızdık, barış içindeydik, eşittik. Hep birlikte kotarır, hep birlikte yer içerdik, ayrımız gayrımız yoktu, diyordu türkü. Türkü diyordu ki, ve karınca diliyle söylüyordu ve karıncalar unuttuklarını sandıkları karıncacayı eskisi gibi anlıyorlardı. Yüreklerini de bir özlem yalımı, türküyle birlikte ağır ağır sarıyordu. Hep birlikte türkü söyler, hep birlikte sulardan çekerdik ağı, demiri oya gibi işleyip hep beraber, hep beraber sürerdik toprağı. Ballı incirleri, çiçek özlerini, balözlerini, kara kılçık buğday özlerini hep beraber toplar, hasat eder, hep beraber yerdik. Tutsak değildik, köle değildik. Hep birlikte kurardık kentlerimizi, hep birlikte güzelleştirirdik ülkelerimizi, fillere köle, uşak, tutsak olmadan önce, diyordu türkü. Türkü, yıkacağız filler sultanının sarayını, dağıtacağız hüdhüdlerin yuvasını, kazıyacağız sarıcaların kökünü, diyordu.
Sayfa 183 - YKYKitabı okudu
Reklam
acı yaşamak bizim en eski çağlardan kalma yanık türkümüz öylesine kısık ki sesimiz ne duyurmasını ne söylemesini biliriz
yaşamak bizim en eski çağlardan kalma yanık türkümüz öylesine kısık ki sesimiz ne duyurmasını ne söylemesini biliriz
Acı
yaşamak bizim en eski çağlardan kalma yanık türkümüz öylesine kısık mi sesimiz ne duyurmasını ne söylemesini biliriz
yaşamak bizim en eski çağlardan kalma yanık türkümüz
Reklam
yaşamak bizim en eski çağlardan kalma yanık türkümüz öylesine kısık ki sesimiz ne duyurmasını ne söylemesini biliriz
acı yaşamak bizim en eski çağlardan kalma yanık türkümüz
Sayfa 32
TÜRKÜLERE YENİ YORUMLAR
Atımı bağladım nar ağacına Kakülüm dolaştı darağacına... Olmuyor... At mı kaldı be birader... Hani nar ağacı, nerede darağacı? "Tut kelin perçeminden" hesabı, kâkülü kenara bırakma- nın zamanıdır... Çağdaş yorumlarla konumuzu zenginleş- tirelim: Arabamı çektim vurgun parkına Halis yağ dökerim rüşvet çarkına... Ha şöyle!.. Ülke
Acı yaşamak Bizim en eski çağlardan kalma yanık türkümüz Öylesine kısık ki sesimiz Ne duyurmasını ne söylemesini biliriz..
Reklam
Yasamak Bizim en eski çağlardan kalma yanık türkümüz Öylesine kısık ki sesimiz Ne duyurmasını ne söylemesini biliriz.
Sayfa 32 - Acı
Boğaz yurdun bir ucuydu, Öyle bir kükrerdik, Yeryüzü duydu. Bataryamız boğazın soluğuydu, Od alırdı yüreğine Erzurum'dan, Kars'dan, Ateş püskürürdü hep. Boğaz ölümden bir suydu, Bu suda abest alırdık doruklarda, Bu sudan ecel şerbetini yapardık dev gemilerine düşmanın. Azgın tepelerde namlular bir uykuydu Hasan-Mevsuf derlerdi bize Boşuna gitmezdi sayılı mermilerimiz bizim. Türkümüz gökyüzüne uydu, Öyle maviydi, öyle maviydi attığımız Ya Allah, Bir deniz, batan gemilerden bir deniz. Ah işte olacaklar olduydu, Bir kör mermisi düştü üstümüze yurda elatanların, Altı can yok olduk yemyeşil, Yemyeşil toprak buydu.
Sayfa 17
Yaşamak, Bizim en eski çağlardan kalmak yanık türkümüz Öylesine kısık ki sesimiz Ne duyurmasını ne söylemesini biliriz.
533 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.