Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bizimki de hayat mı? Sokulmuşuz ahlaksızlık yatağı, ruhsuz şehirlere..
aynen böyle dedik diye düşünmeyiz
Yaşam mı bu bizimki? Koyun gibi yaşıyoruz. Benim okumam yazmam var, kitaplar okuyorum, çok düşünüyorum, kimi geceler düşünmekten uyuyamıyorum. Ama neye yarıyor? Artık düşünmeyeceğim, düşünsen de boş, düşünmesen de."
Reklam
Ne kadar tanıdık:(
"Tağuti rejime gelince, onlar şeriat düzeni dışındaki dev­let düzenlerinin hepsini şeytanın düzeni olarak nitelendiriyor." "Peki bizimki de onlara göre tağuti mi oluyor?" diyor Onur. "Evet, şeriatla yönetilmiyorsun çünkü, dahası tağuti rejimle yönetildiğin için bu toprakları da dar'ül harp sayıyorlar, yani harp alanı, savaş meydanı . . . Tağuti devlete vergi vermeyi, onun eğitim kurumla­rıyla ilişkiyi reddediyorlar, medeni hukukun onları bağlamadığı­nı söylüyorlar, hatta dar'ül harbin camilerinde cuma namazının kılınmayacağını iddia ediyorlar. Bizleri de hizbuşşeytan olarak görüyorlar."
Her insan kendi seçmediği bir ailede, seçmediği bir kaderle dünyaya gelir; bizimki de kaplanın sırtında doğmak bir bakıma. Kaderi değiştiremezsin.
Sayfa 12 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Bizimki gibi kararlı, bizimki gibi yaman asker yoktur yeryüzünde.
"Tüm gerçek aşk hikayeleri gibi bizimki de bizimle ölecek.olması gerektiği gibi..." -Aynı yıldızın altında-
Reklam
Onunla etkileşim içinde olmanın başka hiçbir şeye benzemeyen, hayranlık uyandırıcı bir boyutu vardı. Ruhunu böyle zarif bir biçime üfleyip orada bir süre demlenmeye bırakmanın; fikirlerinin, içine tutku ve gençliğin melodisi eklenerek kişide yeniden yansıtılmasının, karakterini sinsi bir sıvı ya da parfümmüşçesine başkasına bulaştırmanın keyfi çok büyüktü; belki de bizimki gibi kısıtlanmış ve bayağı bir çağda; zevklerin son derece bedensel, amaçların son derece sıradan olduğu bir devirde bize kalan en büyük keyifti bu...
"Biz seninle bir saatin tam ortasında gibiyiz, Mahru. Birlikte ne bir adım ileri gidebiliyoruz ne de bir adım geri. Tutukluluk bizimki... Vazgeçmemek... Daha en başından, nefes aldığımız ilk andan beri birbirimize vurgun olmak, birbirimizde yok olmak."
Sayfa 122
Bir Evlilik nasıl ilerler
Ebu Müslim Havlani bir toplulukta konuşulanları dinlemekteymiş. Hemen hepsi de hanımından şikâyette bulunmaktaymış. Ancak Ebu Müslim’de şikâyet filan yoktur. Demişler ki: – Veli gibi bir hanıma düştün de sesin sedan çıkmıyor değil mi? Omuzlarını silkerek cevap vermiş: – Bizimki veli filan değil kelimenin tam manasıyla delidir deli!... – Öyle ise,
Sayfa 53 - Destek Yayınları
Bizimki de akşamın ortasında güneşi beklemek işte.
Reklam
Ankara'nın o gri beton yığınları arasında, bir bahar günü filizlenen bir aşktı bizimki. Gençlik heyecanıyla kalplerimiz çarpar, el ele Gençlik Parkı'nda dolaşırdık. Eymir Gölü'nün sakin sularında yansıyan mutluluğumuzu izler, Anıtkabir'in gölgesinde vatan sevgisini paylaşırdık. Ankara'nın meşhur simitleri ve ayranlarıyla
Süpernovalardan çok daha güçlü olan ama çok daha seyrek gerçekleşen patlamalar zaman zaman bizimki gibi galaksilerde de meydana gelir ve aynı zamanda yıldızların en yoğun olduğu Galaksinin merkezine yakın yerlerde meydana gelme ihtimalleri de daha yüksektir. Bu patlamalar yaydıkları yoğun fakat kısa süren gama ışını parlamalarıyla açığa
Uğrunda ölmek sonsuz yaşamaktan güzel!
Varlığın sırları saklı senden, benden Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin ne ben Bizimki perde arkasında dedikodu Bir indi mi perde, ne sen kalırsın ne ben. Dün geldi nedir aradığın? dedi bana "Bensem ne bakarsın o yana bu yana? Kendine gel de düşün, içine iyi bak Ben senim, sen ben arayıp durma boşuna. Önce kendine gel sonra meyhaneye Kalender ol da gir kalenderhaneye Bu yol kendini yenmişlerin yoludur Çiğsen başka bir yere git eğlenmeye. Sâki yüzün Cemşit'in kadehinden güzel Uğrunda ölmek sonsuz yaşamaktan güzel Işık saçıyor ayağını bastığın toprak Bir zerresi yüz binlerce güneşten güzel Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok. Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok. Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok. Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok
Biz bir şeyler biliyoruz ama Cenâb-ı Hakk'ın bilişinin bir yansıması olarak biliyoruz. Bizimki ilahi boyuta göre hayalî bir bilmedir. Cenâb-ı Hakk'ın her şeyi bildiğini anlayabilelim diye biz de bazı şeyleri varsayımsal olarak bilebiliyoruz.
Sen Derviş Olamazsın
Sen Derviş Olamazsın
Basiretten okuyunca yine denilebilir ki; Evlad-ı Osmanlı, vatan için can verdi. Ama o vatan bizimki değil Alaman'ınkiydi. Zira onların derdi İngiliz'i Mısır'da bir müddet bize meşgul ettirip Avrupa cephelerinde rahatlayabilmeleriydi. Alaman açısından bu maksat bin kere hâsıl oldu. Üstelik Süveyş Kanalı'nda düşman yüzü göremeden suya gömülen on binlerce askerimizin dörtte biri Filistin'den ve Sina'dan silahaltına alınmış kimselerdi. Elin İngiliz'i bunu dahi kullandı. "Osmanlı, Alamanların keyfi için göz göre göre Arapları ölüme gönderiyor" diyerek bin yıllık kardeşlerin zaten birbirlerine karşı sarsılmış olan itimadını hepten bitirmeye çalıştı. Bunları yazarken bile yüreği yanıyor insanın ama hakikat bu. Sen aklını, iradeni elin oğluna emanet edersen; o da sana silahını satar, cephanesini satar. Yetmez, başına kumandanlarını atar. Karşılığında hem paranı alır, hem de seni hamaliyede kullanır. Sen omuz omuza düşmana karşı savaştığınızı zannedersin, ama o seni sırtından vurur, sonra sana sargı bezi satar, ilaç satar. Yeniden paranı da alır, duanı da...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.