Riski seven kişilerin riski göze alma nedenleri, iktisâdî literatürde "Kumarcının Yanılgısı" diye bilinen yaygın bir görüşe dayanır.
Şöyle ki kumarcı, bağımsız hâdiselerin netîcelerinin geçmişteki hâdiselerden etkileneceğini zannederek yanılgıya düşer.
Somut bir misâlle îzâh edilecek olursa yazı-tura oyununda yazı yâhut tura gelme ihtimâli %50'dir. 5 atışın tamâmında yazı gelmişse, kumarcı 6. atışın da yazı geleceğine inanır. Halbuki yazı veya tura gelme olasılığı son atışta da %50'dir yani önceki atışlardan tamâmen bağımsızdır. (Ayrıca ihtimâlin, kesinlik arz etmeyeceği îzâhtan varestedir.)
Öte yandan riski seven kişiler, aşırı bir özgüvene sahiptir ki bilimsel terminolojide "Dunning-Kruger Sendromu" olarak bilinen bu durumun halk dilindeki karşılığı câhil cesâretidir.
Buradan hareketle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, salt aklın birçok defa, birçok yerde nakle/vahye mutâbık düşmesi netîcesinde; aklın mutlaklaştırılmasının, la yüs'el bir otorite kabul edilmesinin "Kumarcının Yanılgısı"ndan herhangi bir farkı yoktur. Zira rasyonel akıl ile vahye muhatap olan fıtrî akıl (akl-ı selîm) farklı kavramlardır.
Buna ilâveten elif görse mertek zannedecek eşhâsın, usûl/kâide/menhec/metod/formül olmaksızın nasslara "Ben böyle anlıyorum." yaklaşımı da, yaşadığı Dunning-Kruger Sendromu'ndan başka birşey değildir. Biz biliyoruz ki içinde bulunduğumuz zaman diliminde modern zihin yapısının, risk almayı en çok sevdiği alan hiç şüphesiz Din(İslâm)'dir.
محمد طه پكر
Tâhâ Erzurûmî
٢٢ رجب ١٤٣٩
9 Nisan 2018