İhsan Oktay Anar bence yaşayan en iyi Türk yazarlardan birisi. Edebi kalitesi çok iyi. Kendini de bir o kadar geliştirmiş bir isim. Ayrıca kendisini de çok geliştirmiş bir kalem. Yozgatlı. Toprağım olması sebebiyle ekstra seviyorum kendisini. Yalan mı söyleyeyim :)) Felsefe mezunu. Doktorasını bunun üzerine yapmış. Tarihi fantastik kurgu edebiyatını Türk
Modern Soslu Postmodern Makarna'da gene duyguların ve yaşanmışlıkların tablosunu edebiyat tuvaline aktarmış. Mona Lisa gibi. Bir yanı gülümsüyor, selam çakıyor yaşayan
Demokrasi neydi? Bize cumhuriyetin ilanı ile birlikte demokratik bir sisteme geçildiği söylendi. Bu demokrasi, ne tuhaftır ki, 1946’ye gelene dek tek parti üzerinden yönetilen; zerre muhalefet kabul etmeyen bir demokrasiydi. 1946 seçimleri ile kısmen demokrasiyi benimsemeye başladık, ancak gelin görün ki, 46 seçimlerinde az gelişmiş (hatta hiç
Kitap inceleme konusunda çok iyi değilim açıkçası ama beğendiğim kitaplar hakkında genelde inceleme yapmaya çalışıyorum elimden geldiğince, en azından söz konusu kitabı okumak isteyen olursa belki bir faydam dokunur diye. Diktatörlük sendromu da bu beğendiğim kitaplar arasına dahil oldu. Bugün sabah 7 sularında başlayıp öğlene doğru bitirdim ve
MODERN İSLAM DÜŞÜNCESİNİN FİKRÎ VE TOPLUMSAL TAHRİBATI
"Dinin sekülerleştirilmesi" veya "dinî bir çözülme" olarak nitelendirilmesinin pek de yanlış olmayacağını düşündüğümüz Modern İslam Düşüncesi kendisini orijinal bir yaklaşım olarak takdim etse de, varlık sebebi ve en temel karakteri olan tepkisellik, onu sanıldığından daha
_Psikolojik harp, dünyanın en güçlü silahıdır. İnsan zihnini biçimlendirme sanatıdır. Aldatmadır, hiledir, düşünceleri manipüle etmek ve zehirlemektir. Düşmanı suya götürüp susuz getirmektir. Var olmayanı varmış gibi göstermek, var olanın zihinlerde reddedilmesini sağlamaktır. Başkalarının etkisi altında oldukları halde kendi iradeleriyle hareket
Kitabın basıldığı tarihi düşündüğümüzde Finlandiya günümüze kıyasla o kadar bir müreffeh ülke değildir aslında. Ne var ki 1970'ler ve sonrasındaki yükselişlerinin temeli o zamanlarda atılmış demek. Bu açıdan kitabı, Finlerdeki potansiyel öngörüsü olarak bilhassa takdir etmeli.
Dili sade. Okuması rahat. Tek oturuşta rahatça bitebilecek bir eser.
Ülkemiz açısından düşündüğümüzde, kitabın satır aralarında adeta
Nurettin Topçu'nun cümlelerini okur gibi oldum. Kavramsal açıdan ve edebi heyecan bakımından Topçu hatta Snelman'ı da geçer.
Yarınki Türkiye isimli esere göz atsanız göreceksiniz.
Evet, incelemelerin neredeyse tamamında Türkiye'nin neden böyle bir hareketi başaramadığı vs sorulmakta. Buna katılmıyorum. Türkiye, evet devket eliyle sağlıklı bir modernleşme sürecinden asla geçemedi. Ne var ki eğitim faaliyetleri yönünden son 50-60 yılda tipki kitapta anlatılanlara benzer süreçlerden geçti. Henüz meyvelerini alamadık. Hatta şunu diyebilirim, kitapta anlatılanlara çok benzer bir süreç ile bu topraklardan çıkan bir eğitim felsefesi bugün dünyanın bir çok ülkesine ihraç edilmiştir.
Ayrıca bkz.
Kitapla ilgili zihnim o kadar karışık ki... Her bölüm için söylenecek pek çok şey var fakat yine bütüne ulaştıran bir Oğuz Atay romanıydı.
Hikmet Benol, tıpkı
Oyunlarla Yaşayanlar'daki Coşkun gibi bir karakterdi. Oğuz Atay'ın iki baş karakterinin de sevmediği kişiyle evlenip başka kadınları arzuladığını görüyoruz. Ve genel olarak hayatı hep bir oyun
James A. Robinson ve Daron Acemoğlu, Toplum- Devlet ilişkisinin nasıl olması gerektiğini, terazinin dengesi ne tarafa olursa olsun şaşması durumunda olacakları, tezler öne sürerek ayrıntılı olarak anlatmışlar. Eser birbiriyle ilişkili olan birçok konu hakkında ayrıntılı bilgi içerdiğinden inceleme yazmakta hayli zor. Fakat kısaca şunları