Onun düzene koymak dediği, düzensizliği gizlemek, ortalıkta sürüklenen şeyleri yastıkların arkasına saklamak ya da en olmayacak eşyaları büfenin üzerine dizmekten ibaretti.
Ablacım, temizlik dediğin şey zaten görünmeyen kirdir yoksa temiz diye bir şey var mıdır sanıyorsunuz? Felsefe yaptırmayın bana şimdi, odamın temiz-miş gibi gözükmesinin altında nice manalar yattığını bir bilseydiniz, elinize süpürgeyi almaya utanır, bu temiz-miş'liğe katkıda bulunurdunuz!
Levla öyle öyle ... Bu arada üslubunuzu çok beğendim. Herkes tartışma da böyle seviyeli devam edemiyor.Takip edeceğim bunun için. Daha güzel paylaşımlar bekliyorum.
Her kadın okunmayı bekleyen bir kitaptır aslında.
Hangi türde yazıldığı bilinmez bu kitabın, zaten hangi türden okumak istersen o tadı alırsın okumayı bilirsen eğer!
Her kitabı olduğu gibi, kadının satır aralarını da iyi okuman lazım çünkü o kitaptaki asıl keyif o satır aralarındaki detaylardır.
Dokunman gerekir o eşsiz kitaba, en mahrem sayfalarını sana açar, ama istediğini verip tüm ilgini sadece o kitaba verirsen.
Ezber bozucu metinleri okumaya başladığın an kadın da kitap gibi esir alır seni, aklına ve tüm hücrelerine hükmederek hem de.
Bazı kadınlar, kitaplar gibi başyapıttır her kelimesi vurur seni derinden, her cümlesi susturuculu silah gibidir, dumanı tütmez, ateşi çıkmaz ama öldürür seni hiç acımadan...
Bir görselden, bir metin nasıl çıkar denemesi yapıldı :)
Kadın üzerinden bu tarz şeyler yazılması bence hoş değil, her ne kadar güzel şeyler söylediğinizi düşünseniz de bu bana kadını metalaştırmak gibi geliyor. Ha illa bu tarz benzetmeler yapılacaksa neden insan genelinde değil de yalnızca kadın özelinde yapılır, sorarım? Artık normal insanlar erkekmiş de kadınlar insan dışı bilinmeyen birer yaratıklarmış gibi konuşmayı bıraksak güzel olur. :)
Serkan "Dokunman gerekir o EŞSİZ kitaba, en mahrem sayfalarını sana açar, ama istediğini verip tüm İLGİNİ SADECE o KİTABA verirsen." Eleştiri yapılınca siz öyle anladınız ben öyle demedim manipülasyonu da iyiymiş he djkdkdkdkddk. Kim eleştirdiyse aynı cevap komik.
Ron, tüm yardımların ve birlikte geçirdiğimiz zaman için sana müteşekkirim. Ayrılmamızın seni çok üzmediğini umuyorum. Birbirimizi yeniden görene değin aradan çok uzun zaman geçmiş olabilir. Ama Alaska’dan tek parça dönebilirsem, benden haber alacağına emin olabilirsin. Sana önerdiğim şeyi tekrarlamak istiyorum; yaşam tarzında köklü bir değişiklik
Çok güzel demiş de bunu basarabilmek, insanın hem bunu isteyip hem de konfor alanından çıkmakta çok zorlanması hem gerçek istediği şeyler için bazı ilişkilerinden vazgeçmesi gerekiyor bu da büyük cesaret ve güç istiyor.
Yabancılığın ne olduğunu büyük şehirlerde yaşayanlar bilemezler. Bir büyük şehirde bir yabancı, her gün girilecek yeni bir sokak, her gece girilecek yeni bir meyhane bulabilir. Girdiği her sokakta, her parkta, her meyhanede kendi gibi yabancılar bulabilir. Ama küçük yerler... Hele dağların arasına sıkışmış küçük şehirler. Oralarda akşamlar bir yabancıyı yavaş yavaş öldürür. Kapıların hepsi kapanır, kepenkler iner. Gece gelirken kurbağa sesleri büyür, küçük dağların arasında avuç içi kadar bir ovaya yayılmış küçük bir şehirde yabancı, azaptan ölebilir. Geceler uyuyup uyanmakla bitmez, hep sabaha daha çok vardır.
Yabancıyı anlaşılan kendi kendisi öldürüyor.Buyuk şehirde iken en azından kendisinden kacabilecegi, kendini kısa bir süre unutabilecegi durumlar oluyor.
Onur Gökay evet, hangi yazar söylemişti bilmiyorum ama yalnız hissetmek için insanlar arasına karıştıgini söylüyordu. Bence bu da çok etkili kimimiz için sonuçta tek başına kalınca kafamızda ki sesler bu sefer susmuyor ve yine yalnız kalmıyoruz.