Kendini beğenmek insanın Özünde yaratılışında olan bir hastalıktır. Insan yaratıkların en zavallısı cılızıdır öyleyken en mağruru da odur. Şurada dünyanın çamuru ve pisliği içerisinde oturduğunu, evrenin en kötü, en ölü, en aşağı katında, göklerin kubbesinden en uzakta üç cinsten yaratıkların en kötü halleri ile birlikte, dünya evinin en alt katına bağlı ve çakılı olduğunu bilir, görür ve yine hayaliyle, aydan yukarılara çıkıp gökleri ayaklarımın altına indirmek sevdası ile yaşar. Aynı hayal gücüyle kendini tanrıyla bir görür; kendisine tanrısal özellikler verir; kendini öteki yaratıklar sürüsünden ayırıp kenara çeker, arkadaşları, Yoldaşı olan varlıklara yukarıdan bakar
Resul'ün; "Rabb'im bana eşyanın aslını/hakikatini göster" hadisi evrensel ve rûhsal boyuttaki fizik ötesi gerçeklere işaret eder. Resul Muhammed'in bu hadisteki görüşüne göre bu dünyada görünenlerin hepsi hayaldir! O zaman bu büyük gerçeğe göre yapılan dini merasim veya seremonilerin hakikat boyutunda ne değer ve anlamı vardır?
Evrendeki her oluşum sesle, titreşimle yapılır. Oluşan, şekillenen veya yaratılan diyelim, tüm varlıklar titreşimlerden geçici olarak oluşmuş bulundukları formlarına göre şekillerdir. Ölüm bu geçici sûretlerin bozulmasıdır.
Insanların, dünyayı bitirince doğrudan doğruya vazife planına geçemezler ve yarı süptil bir ara âlemde bir süre kalacaklırlar. İnsanların vazife planına geçmeden önce, dünyadayken örneğin bugünkü koşullarının icaplarına göre, henüz tamamlayamadıkları bazı taraflarda düzenlemeleri gerekmektedir ki bu da onların ancak bu yarı süptil âlemde bir süre yaşamaları ile mümkün olacaktır. Orası bir sevgi planıdır.
Sefer ha Zohar'a göre insanın içinde 3 çeşit ruh vardır; 1-Nefesh (Hayati ruh), dünyevi,
2- Ruah (saf ruh, cennetsel),
3-Neshamah (saf ruh, tanrısal cevher).
Nefesh ölen kişinin dağılacak fizik bedeni ile madde formunda kalır.
Ruah dünyada hak ettiği güzellikleri yaşamak üzere dünyevi cennet olan Eden'e gider.
Neshamah çıktığı tanrısal merkeze, kaynağı çekilir. Bu durumda kişinin henüz yaşarken içinden zuhur edecek olan Neshamah'tır ki işte bu tanrısal özümüz olarak bize yaşarken vicdanımızdan seslenen Rabbimizin sesidir.
Tekamül, gelişim için uzun bir süreçtir, tek seferde, yani bir yaşamda tamamlanamaz, bu sebeple yaşamlar boyu, dünyaya geliş-gidiş formu olarak sürer. Tekamül, en yoğun formdan başlar ve en latif (ince) titreşimde sona erer.
Genel görünüşte bir insan, nefsen arınarak yükselebileceği en üst makam olan "İnsan-ı Kamil" ile tekamülünü tamamlar.
İnsan-ı Kamil denilen makam, ruhunu, yani özünü bulmuş olan insan için tanımlanan Rab titreşimidir.