Mefhar - i Mevcudât, Hazret-i Fahr-i Alem
Muhammed Mustafâ râ Salevât
Allâh adın zikredelim evvela
Vacib oldu cümle işte her kula
Allâh adın her kim ol evvel anâ
Her işi âsan eder Allâh anâ
Sanırım BM’ye ilişkin düşüncelerimi en iyi anlatan sözler de Eduardo Galeano’ya ait:
“Savaşlar, Birleşmiş Milletler onayladığı zaman iyi, onaylamadığı zaman kötü oluyor. Peki bu lütfu kimler bağışlıyor? Bu lütfu onlara kimler bağışlıyor? Birleşmiş Milletler bir Genel Kurul’dan oluşur. Hepimiz, yani bütün ülkeler oradayız. Ama bu sadece semboliktir. Öneri verme yetkisi var ama karar verme yetkisi yok. BM’de kararları veren Güvenlik Konseyi’dir. Ve Güvenlik Konseyi veto hakkına sahip 5 ülkeden oluşur. Veto hakkına sahip olmak demek karar verme hakkına sahip olmak demektir. Bu 5 ülke dünya barışı için nöbet tutarlar. Ancak aynı zamanda dünyanın en çok silah üreten ve satan beş ülkesidirler. ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin... Bizim, yani geri kalanların barışını sağlama görevi onlara ait... Savaşın tüccarlığını yapıyorlar ama barış da satıyorlar.”
Özetle yıllardır en çok silah ticareti yapan ülkeler BM’de barış nöbeti tutuyor.
Yaman çelişki!
Yalan mı?
Biz neden Latin alfabesini kabul ettik? Birisi bana bunu anlatsın, o günü bayram ilan edeceğim. Tüm yurtta, yurt dışı temsilciliklerimizde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde coşkuyla kutlanmasını sağlayacağım bu bayramın. Arkadaş, Arap alfabesini bıraktık, madem aslımıza dönecektik, madem özümüze dönecektik; neden Göktürk ya da Uygur alfabesini almadık da Latin alfabesini aldık? Daha dün yurttan kovduğumuz düşmanların alfabesi değil mi bu? Daha dün ırzımıza geçmeye çalışan adamların alfabesi değil mi? Allah Allah! Nasıl iş bu böyle?