Biz , tıpkı çocukların yaptığı gibi , Işık saçmalıyız.
''Devletin Altı Kitabı'' Yazarı Bodin, 16.yy.
''Her ülkede bilgeler ve erdemliler pek az sayıdadırlar. Öyle ki çok defa, en sağlam ve en değerli insanlar, tedbirsiz bir halk hatibinin veya hayâsız bir politikacının ihtirası yüzünden çoğunluğun baskısına boyun eğmek zorundadır. Oysa hükümdar bu değerli azınlığı koruyabilir, kâmil ve dirayetli kimseleri işbaşına getirebilir. Halbuki halk veya zâdegân hükümetlerinde ister istemez akıllılar da, deliler de meclise girer".
Sayfa 194Kitabı okudu
Reklam
J.Bodin
Aile, iyi düzenlenmiş politik toplumun mikro düzeydeki modelidir.
Sayfa 267
"Kulak" sözcüğüne geçmeden dilbilimcilerin öne sürdüğü bir düşünce vardır: Türkçe sözcükler tek heceye kadar indirgenebilir. Öyleyse "kulak" sözcüğünün de "kul"la bir anlamsal bağı olduğu kesin. Ancak buradaki "kul" "Tanrı'ya göre insan, abd, köle" anlamlarındaki "kul" değil. "işitmek" anlamı taşıyan bir sözcüktür: "Bunca bodın saçın kulkakın bıçdı." (Orhun Yazıtları, Etimolojitürkçe)) Ekinin (-gak, -gek) dilimizde olduğu örnekler çoktur: başak, benek, topak... Eğer "kul" sözcüğünü eylem olarak düşünürsek (öyle görünüyor) eyleme gelen "-ak, -ek" ekleri mevcut: ürk-ek. (-gek, -gak eklerindeki g sesleri eski Türkçede vardır, zamanla düşer:kap-gak: kapak) # kol -ak > kulak. Kök olan kol, uzantı, çıkıntı anlamında. -ak eki ise yan-ak da olduğu gibi çift anlamı kazandırıyor. # Ku+lak, ku+cak, ku+bad, ku+duz.... Barış Erdoğan
349 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Zengin bilgilerle ve hikmetlerle dolu bir Cemil Meriç eserini daha okuduğum için mutlu olduğumu öncelikle belirtmek isterim. Toplamda beş ana bölümden oluşan kitap tam anlamıyla bilgi deryası. İlk kısımda Kadim Yunan'ın hak etmediği halde ne kadar yüceltildiğinden ve bizim aydınlarımızın da beslediği büyük hayranlıktan söz etmiş yazar. Bu durumu
Umrandan Uygarlığa
Umrandan UygarlığaCemil Meriç · İletişim Yayınları · 20111,699 okunma
"Devlet gemisi pupa yelken giderken, işi gücü eğlencedir herkesin : vur paylaşın, çal oynasın. Ama, fırtına, kopup da gemi çalkalanmağa başladı mı, bir telâşdır alır herkesi.." Jehan Bodin
İletişim Yayınları
Reklam
16. yüzyılda Fransa'da en üstün güç olarak akıl tarafından yönetilen bir hayat anlayışı yeniden ileri sürülmüştü. Montaigne bunu bireysel hayata, Bodin ulusların hayatına uygulamış, De l'Hôpital de siyasette uygulamıştı. Yazılarındaki bazı kuşkucu bölümlere karşın, bu düşünürlerin çalışmaları, dinin yerine en yüksek zihinsel otorite olarak aklın geçirilmesine katkıda bulunmuştu.
Toplum kamusal alana ilk olarak mülk sahipleri kılığında ve servetlerinin kendilerine kamusal alana girme hakkını verdiği gibi bir iddiadan ziyade, servet birikimi için kamudan korunma talep ederek girdi. Bodin'in sözleriyle, yönetim krallara, mülkiyet ise tebaaya aitti; kralların görevi, tebaanın mülkiyetinin çıkarına göre yönetimde bulunmaktı. Son zamanlarda ifade olunduğu gibi "commonwealth [devlet], common wealth [kamu yararı, ortak zenginlik] için vardı."
Sayfa 118 - İletişim Yayınları
Nasıl da iç sesimin sese gelmiş hâli:)))((
Hitler,Mussolini,Machiavelli...Hepsini okudum.Sonra kafamda konuyla ilgili bazı düşünceler oluştu.Ne Bodin,ne Tocqueville,ne de Montesguieu!Hepsinin aptal olduğunu düsünüyordum.Hele Platon ismindeki dünyanın okuma yazma bilen ilk faşisti.Hepsi de üzerinde fikir bile yürütemeyecekleri bir konuda ,insan yönetmek,halk yönetmek hakkında yazmışlardı.
Sayfa 64 - DKKitabı okudu
'' En iyi iyileşme biçimi kendini sevmektir ve kişi iyilestikçe, "çevresindeki dünyayı da iyileştirir. ''
Sayfa 29 - Pegasus yayin eviKitabı okuyor
Reklam
Dansa Davet kitabı :)
Paracelsus'un en şehvetli dans dediği Aziz Vitus Dansı hastalan, ölene ya da iyileşene dek dans ederler. Bu şekilde adlandırılmasının nedeni, bu hastalıktan mustarip olanların Aziz Vitus'un yerine gidip yardım dilenmeleridir; orada da biraz dans ettikten sonra bu hastalıktan tamamen kurtuluyorlarmış. Hastaların ne uzunlukta, nasıl ve nelerin üstünde dans ettiklerini duymak pek garip doğrusu; hamile kadınlar bile (bebeklerine zarar vermeden tabii ki) bazen o kadar uzun süre dans ederlermiş ki, sonunda ellerini ayaklarını hareket ettiremez ve ölü gibi dururlarmış. Kırmızı giysiler içinde olan kişilere tahammül edemezler. Müziği her şeyden üstün tutarlar; öyle ki Almanya'daki yargıçlar hastalara müzisyen ve onlarla dans edecek coşkulu partnerler tutarlarmış. Schenkius'un anlattıklarına ve Paracelsus'un Delilik kitabında birkaç kişiyi tedavi ettiğini söyleyerek övünmesine bakılırsa, bu hastalık en çok Almanya' da görülmektedir. Felix Platerus, Basil'de yaşayan ve tam bir ay dans eden bir kadının haberini verir. Araplar bu hastalığı bir çeşit felç olarak tanımlarlar. Bodin, de Republica184 eserinin birinci cildinin beşinci bölümünde bu hastalıktan bahseder; siz de bu konuda daha çok okumak isterseniz, Monavius'un Scoltzius'a olan son mektubunu ve Dudithus'a yazdığı bir diğer mektubu tavsiye edebilirim.
Sayfa 95 - Aylak Adam YayıneviKitabı okudu
Çünkü yasa, tüm uyruklarını zorlayabilen, ama kendisi zorlanamayan ve hükümranlığı elinde tutan kişiye bağlı bir şeydir. Sözleşmeyse hükümdarla uyrukları arasında karşılıklı, her iki tarafı da zorlayan bir şeydir. (Jean Bodin)
Bodin
Ona göre, dinler en çok göreli olarak doğrudurlar. Kurtuluşa ve mutluluğa erişmek için sadece akla ve doğa yasasına ihtiyaç bulunduğunu, bunun için ne pagan dinlerin ne de vahiy dinlerinin dogmalarına gerek olduğunu öne süren Bodin’e göre, bütün dinler, doğal olan ve her insanda baştan beri bulunan tek bir dinin türevleridir.
304 syf.
·
Puan vermedi
The THEORY OF INTERNATIONAL POLITICS ‘’..bizim gerçeklik sandığımız şeyin bizatihi kendisi çağlar boyunca inşa edilmiş ve yeniden inşa edilmiş karmaşık bir kavrayıştır..’’ … ‘’..insan bir kez olanaklı bilgi nesnelerinin sonsuz olduğunu idrak ettiğinde ‘bilgi uğruna bilgi’ fikri cazibesini ve anlamını yitirir.’’ … ‘’Serbest düşen bir cismin
Uluslararası Politika Teorisi
Uluslararası Politika TeorisiKenneth N. Waltz · Phoneix Yayınevi · 201515 okunma
235 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.