Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kadın kimliği bazıları için, haliyle, boğucu bir kimliktir. Onun içinse kadına dönüşmek bir fetihti."
Kitlelerin boğucu gücü şu veya bu şekilde her gün gazeteler yoluyla gözlerimizin önünde resmi geçit yapar ve bireyin önemsizliği öyle kuvvetle aşılanır ki insan kendi sesini duyurabilme ümidini tümden kaybeder. O eskimiş liberte, egalite, fraternite (özgürlük, eşitlik, kardeşlik) fikirleri bireye yardımcı olamaz, çünkü isteklerini yöneltebileceği tek insanlar onun cellatları, yani kitlelerin sözcüleridir.
Reklam
Karısı da başka kadınlar gibi bağırıp çağırsaydı, başının etini yiyip lanetler okusaydı içi belki daha rahat edecekti. Bu kadar kolay vazgeçmesi, vazgeçişin tortusunu hüzünlü biçimde bastırması adeta nefesini kesiyordu. Anlaşılmak ve saygı görmek için kadının gösterdiği umarsız çaba iyi mi kötü mü bilmiyordu. Fakat kendisinin benmerkezci ve sorumsuz olduğundan emindi. Onu kötü tarafa yaklaştıranın, karısının boğucu sabır ve iyiliği olduğunu düşünmek istedi.
Sayfa 85 - April Yayıncılık
Ruhu ne haldeydi? Hangi sıkıntıların gerginliğini yaşamış, bu boğucu kılıfın altında, bu vahşi yaşamın ortasında nasıl bir şekle bürünmüştü?
boğuk, acı veren bir basınç hissediyordu. ani, anlaşılmaz, boğucu bir acı yüreğini sıkıştırıyordu.
gevezelikle vakit öldürürdük. Aman Tanrım, o ne can sıkıntısıydı! Günler uzun, boğucu, birbirinin aynısıydı. Bir kitap olsaydı bari!
Sayfa 259
Reklam
Köylü savaşlarının insanlarını varoluşu parçalayıcı eylemlere sürükleyen, “fikirler” değildi. Patlamaya neden olan, çok daha dirimsel, çok da­ha boğucu bir ruhsal derinlikti.
Sayfa 206 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Normalliğin kıymetini en iyi bilenler, ondan mahrum kalanlardır. Oysa genellikle sıkıcı ve boğucu olarak deneyimlenir. Fakat tam da anormallik bir sel gibi hayatımızı basınca, normallikten geri kalanlar bizi kurtaran bir adacığa dönüşür. Yaşama sanatının bir ödevi de, hayata hizmet eden normalliğin bakımını yapmak ve eskisi yıkıldığında yenisini yaratmaktır.
“İçinin rahatlaması çözüme ulaşmak demek değildir. Anlaşılmaz ve boğucu hissettirdiğinde o ruh haline göğüs gerip sürekli düşünmeye devam etmen gereken zamanlar da vardır.”
Güneş neredeyse batmış, gökyüzünde mor ve kızıl renklerde, kalın, boğucu bir battaniye bırakmıştı.
Sayfa 229Kitabı okudu
Reklam
Anılar öldüremez. Dayanamayacağın kadar acıtır, belki. Ona direnebilirsek de bizi içine çeken boğucu bir dehlizden, üzerinde yüzdüğümüz bir denize dönüşür. Mesafeleri katedebiliriz. Ona hükmeder kendi irademizi kabul ettiririz.
Bu çağın boğucu etiketleri, yalnızca ulaştırma ve imalatta kullanılan bildiğimiz anlamda makineye değil, aynı zamanda toplumsal uzlaşımlar içinde yer etmeye başlayan çok daha korkunç mekanizmaya da tapınması iğrençti.
*** Boğucu ve bitmek bilmez bir gidiş gelişin sesi yükseliyordu; bu uğultular, kentimizi yavaş yavaş dolduruyor ve o sırada yüreklerimizde aşkın yerini tutan kör inadın en gerçeğe bağlı ve en hüzünlü sesi oluyordu. ***
Sayfa 186 - Can yayınları, 2018, 34.basımKitabı okudu
Fakat aktif bir meşguliyet, boğucu bir kederin en iyi devası ve umutsuzluğun en kesin ilacı değil midir? Belki katı bir teselli olabilir; zevklerinin tadını çıkaramazken hayatın zorluklarıyla usandırılmak, kalbiniz kırılmak üzereyken ve kırgın ruhunuz yalnızca sessizlik içinde ağlayabilmek için bir an olsun dinlenmek isterken çalışmaya itilmek kolay değildir, fakat çalışmak, o çok imrendiğimiz dinlenmekten daha iyi değil midir?
Sayfa 171 - yedi yayınlarıKitabı okudu
biz bilmiyorduk. bilmiyorduk yürekte kılıçla gezmenin olası olduğunu. dahası bunun istenir bir şey olduğunu. kadınla erkeğin ayrı dilleri olduğunu. üstüne kılıf geçirilmiş boğucu eşyayla dolu bir odanın aşk olduğunu bunun dışında kalan her şeyin anarşi olduğunu. aşk ve anarşi olmadığını ya da başlangıçta belki biraz. gerisinin kapatmak ve kapatılmak olduğunu. anahtarın sürekli el değiştirdiğini. başka bir deyişle çıkış olmadığını. dahası bunun istenir bir şey olmadığını. yine de değişerek ayakta kalındığını. ölümle kalındığını. mezarlığa bakan pencereleri sonuna kadar açık bir odanın ortasında oturmaya ayakta kalmak dendiğini. yeni sözler bulunması gerektiğini. amore... misteriosa... gibi sözlerin artık yetmediğini. bütün bunları anlamak için özel bir gün gerektiğini henüz bilmiyorduk.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.