Bu fotoğrafa iyi bakın. Verdiğimiz 6 şehitten bir tanesinin baba ocağı bu ev. Sıvası yok, ev dökülüyor, fakirlikten kırılmış resmen.
Söyleyecek o kadar çok şey var ki hepsini yutmaktan boğulduk artık.
Benim askerim şehit olsun, elin afganı suriyelisi İstanbul'un göbeğinde afganistan bayrağı açarak gösteri yapsın.
Benim askerim şehit olsun,
Habersiz gelen hüzünlerde boğulduk.
Nice sevgilerin, hüzün yağmurunda toprağa karıştığını gördük.
Toprak olduk ve özümüze döndük.
*
Ümit Yaşar Oğuzcan 'dan okuduğum ilk kitap.
Kendisini yaşayarak cezalandıran bir şair.
Adının tam zıttı bir yaşantıyla karşımızda.
Ümitsiz yaşayanların duyguları var bu kitapta.
Yüzü gülen, mutsuz insanlar bu kitap size göre.
Sahibini arayan mektuplar sahipsiz kalmasın.
Sizde okuyun ve kendinizi ait hissettiğiniz mektubu alın.
*
Keyifli okumalar dilerim.
Öncelikle kitabı, sistemde yüklü olan 192 sayfalık Cumhuriyet Yayınevi'nden değil, ilk baskısı olan 142 sayfalık Pencere Yayınları'ndan okuduğumu, ardından, yazımda geçireceğim "Sıvas" kelimesinde herhangi bir yazım yanlışı aramamanızı, zira yazarın da bu kelimeyi kapaktan içeriğe kadar her yerde, bile isteye bu şekilde kullandığını
Dün biz yine boğulduk. Bizi yine boğdular, bizi yine boğdunuz. Bizim sesimizi duymayanlar en az bu asrın felaketine "kader" diyenler kadar suçludur.
Önce betonların arasında boğulduk ve öldük, sonra hastalıklarda boğulduk ve öldük, şimdi suların içinde boğuluyoruz ve daha fazla ölmek istemiyoruz. Sesimizi duyun, duyurun. Biz artık her
"Yapmak üzere olduğum şey için üzgünüm. Olduğum şey için üzgünüm. Birkaç kuruşluk değerin olsa da seni milyon dolarlara değer hale getireceğim. Ancak karşılığında bana kâr getirmeyen bir şey vermeni isteyeceğim....Ben bu hikayedeki iyi adam değilim, Pimlico. Ben diğer kötü adamım. Bunu hatırlasan iyi edersin."
Herkese selam. Benim için