Ama aklımı daha çok kurcalayan başka bir düşünce vardı: Her şey nasıl da beklediğimizden farklı ilerliyor. Elsie ile ne zamanlarımız olmuştu! Kestane ağaçlarının altındaki o haziran akşamları! Bunlar arkasında hiçbir iz bırakmaz mı? Aramızda hiçbir duygunun kalmayacağı zamanların olacağı kimin aklına gelirdi ki? Ben buradaydım, o da orada ve aramızda en fazla bir metre olmasına rağmen sanki hiç tanışmamış gibiydik. … . Onca şey yaşanmamış hükmündeydi sanki.
İşçi sınıfının çileleri hakkında bir sürü zırvalık konuşulur. Ama ben proleterler için pek üzülmem.Uyanık yatarken kovulacağım diye tasalanan bir inşaat işçisi hiç gördünüz mü? Proleterler bedensel olarak acı çekerler ama çalışmadıklarında özgürdürler. Gel gelelim,şu stükko kutuların her birinde, derin uykuya dalması ve rüyasında patronunu bir kuyunun dibine indirip onu kömür topaklarıyla taşladığının rüyasını görmesi haricinde asla özgür olmayan bir zavallı piç mutlaka vardır.