Charles Baudelaire (9 Nisan, 1821 – 31 Ağustos, 1867) 19. yüzyılın en önemli Fransız şairlerinden. 1821’de Paris'de doğdu. Mutsuz bir çocukluk geçirdi. Babası 1827'de öldü. 1839'da okuduğu okuldan disiplinsizlik yüzünden atıldı. Hukuk öğrenimi görmeye zorlanan Baudelaire, buna başkaldırarak Quartier Latin'de bohem bir hayatı seçti. Burada
İBDA'nın Fikir Babası Ustad Necib Fazıl Kısakürek :
Milletçe yüzyıllar boyu yaşadığımız büyük bir entelektüel fetretin ardından belki de en büyük sanat, fikir ve aksiyon adamımız olarak yetiştirdiğimiz Üstad Necip Fazıl Kısakürek, çeşitli sebeplerle yalnızca şairliğiyle öne çıkarılmış olsa da, bir nesli yoğurmuş ve mukaddesatçı kesimin münevverleri üzerinde büyük tesire sahip olmuş, gayet mühim,
Reklam
"Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu! Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden." Bundan sonra hayatına başka kadınlar da girmiş ama hiçbiriyle evlenmeyi düşünmemiştir. Kendisini cezalandırmıştır. Değil evlenmek, bir ev sahibi dahi olmamıştır. Hayatı otel odalarında, pansiyonlarda geçmiştir Yahya Kemal’in. Yahya Kemal Paris’te Fransız şairlerinin bohem havasını almaktansa Moskova’dan materyalist, maddeci bir ruhu kapsaydı belki de yarım kalan bir aşk olmayacaktı. Belki de bu şiir hiçbir zaman yazılmayacaktı. Ve belki de gerçekten kavuşamamaktır aşk...
Can Yücel ile Necip Fazıl’a Dair... Haftalık Türkiye’de Cuma dergisi Necip Fazıl özel sayısı olan 120. sayısında Şair Can Yücel’in ilginç bir iddiasına yer verdi. Dergi Can Yücel’in kendisine sorulan “Solcular Necip Fazıl’ı niçin okumuyor?” şeklindeki soruya “Solda adam mı var, Necip Fazıl’ı anlayacak. Hepsi dangalak...” dediğini yazdı. Dergide
Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Mari Gerekmezyan aşkına dair bir hikaye
Sabır Taşı Aldık nasibimizi hüzünden İşte geldik gidiyoruz sevinsin Halbuki ne güzel başlamıştı hikâye Şerbet gibi bir gök üstümüzde (Bedri Rahmi) İstanbul’a kasvet fena çöker. Şenlenmesi de kederlenmesi de bahaneye bakar kentin. Ama bir efkârlandı mı da insanlarını daraltır, yürekleri sıkıştırır. Hava
58 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.