Mantığın ile duyguların arasındaki o ince uçurum olur bazen birine yönelsen bir taraf çekip durur hangisine yönelsen hangi buluttan tutsam da kalsam dersiniz. Sizi engelleyen kararsızlıktan değil karamsarlık, kaybetmek, üzülmek, sonucunda ne kadar negatif olaylar olursa olsun bir tercih hakkında kaybolmak,tek bir kefeye sığmayışları yorar .
Emirgân (günümüzde Emirgan denmekte) adı her ne kadar buraya yerleşmiş olan Emir Gûneoğlu Tahmasb'dan geliyorsa da, dönem IV. Murat'ın saltanat yıllarıdır. Bu nedenle ömrü 28 yıl gibi kısa olmuş bu padişahtan söze girmek istedim.
Alphonse de Lamartine yazmış olduğu "Osmanlı tarihinde" IV. Murat'ı anlatırken şunu söylemekte: "Diktatörlere ihtiyaç duyan milletler çok talihsizdir. Padişahın otoritesini yeniden ihya edilmesi sırasında erdem yerine tedhişin kullanılması ancak kanla yoğrularak gerçekleşmiştir. Kılıç ve kement devletin tek ve en önemli damarları olmuştur."
Bunu söylemesinin elbette bir nedeni var; IV. Murat en az Yavuz Sultan Selim kadar kıyıcı bir padişah olmuş. Philip Mansel "Konstantiniyye" kitabında, IV. Murat geceleri şehirde dolaşıyor ve elinde tütün ya da kahveyle yakaladığı herkesi idam ettiriyordu. Hatta, Bokowski'ye bakılırsa, gerdanı yağlı olanların kellelerini kestirmekten bilhassa zevk alıyordu. Cesetler, ertesi sabah kaldırılmak üzere sokaklarda bırakılıyordu. Osmanlı tarihindeki tek Konstantiniyye (İstanbul) Müftüsü idamı, 1 Ocak 1634 tarihinde IV. Murat'ın emriyle gerçekleşmişti. IV. Murat öyle bir dehşet saçmıştı ki, "kimse Padişah hakkında tek kelime edemezdi, hatta evinde bile. Hanedanın en gaddar mensubu olan IV. Murat, 1635 yılında, Konstantiniyye'ye -İstanbul'a- büyük sayılarda gelmeye başlayan Ermenileri de idam ettirmeye kalkışmış, kendisini bu fikrinden Vezir-i Azam'ı caydırmıştı."
Bana göre kitaplar her yargıyı yapabilir,her pencereden bakabilir,herhangi bir tarafı herhangi bir görüşü herhangi bir cinsiyeti,türü,hissi anlatabilir.Taraf olabilir,kaba ya da kibar olabilir,edebi değeri olabilir de olmayabilirde.Çünkü bana göre amaç sadece okumak,kişinin kendi ruhuna iyi gelen bir kitap ile sadece okumak...
Ama bu kitap maalesef bu görüşümün arkasında durmama izin vermedi,belki ön yargılıyım belki farklı bir perspektif açısından bakamıyorum ancak yazım dili ya da Bukowski’nin düşüncelerini kaleme alışı açıkçası beni biraz yordu bu kitapta. Keyif almadım da diyemeyeceğim ama devamlı rahatsız eden ufak tefek nüanslarla karşılaştım ve o ufak tefek şeyler kitabın genelinde bana çok geldi ve bu da kitabı devam ettirmekte beni biraz zorladı.Ancak yarım bırakamama gibi bir hastalığım olduğundan bir şekilde bitirdim,doğru mu yaptım emin değilim?Aslında daha önce yazarın başka kitaplarını okudum ve genel olarak okumaktan da keyif aldım,
sanırım bu kitapta yazarın kendisiyle değil bastırılmış bir duygusuyla,öfkesiyle karşılaştım gibi hissettim belki de gerçek ruh haliydi bilemiyorum.Üzerinden yazılalı yıllar geçmiş,belli seviyelere ulaşmış okuma dünyasında kabul edilebilir bir yer etmiş kitaplar ve de yazarlarla ilgili böyle fikir belirmeyi çok doğru bulmasam da naçizane kendi fikrimi paylaşmak istedim.
Benim beklentimi karşılamadı için ne kadar üzsende Bokowski,benim için doğru zaman,doğru kitap olmadığını düşünerek ve umarak seni kitaplığımda belki sonradan okunacaklar arasında kaldırıyorum.
Ölüler Böyle SeverCharles Bukowski · Parantez Yayınları · 20231,595 okunma