"İnsanlık ağacının kırılmış dalıyız biz."
Tek kelime ile gene efsaneler yaratmış livaneli.
Orta Doğu'nun pisliğinden, kimsesizliğinden tutun huzur bulduk diye sevinen bizlerin aslında huzursuz birer yaratıklar olduğundan gem vurmuş.
Evet 'yaratıklar' diyorum çünkü insan olamayacak kadar boş ve duygusuzuz. Halbuki insanı hayvandan
İyi ve kötü asırlardır savaş içerisinde değil midir kalbimizin derinliklerinde. Sen insan oğlu hangi tarafını içten içe beslersen bir gün ya yenilginin, kaybedişin içinde boğulursun, yada güneş kadar parlasın iyiliğin tahtında. Vicdanın olduğu kadar iyisindir, içten pazarlıkların olduğu kadar kötü.
Sabahattin Ali'nin okuduğum ikinci kitabıydı.
Şuan kendime nasıl kızıyorum anlatamam böyle bir kitaptan böyle bir yazardan bu kadar uzun süre nasıl mahrum kalmışım.
Kitap o kadar güzeldi ki tabiri caizse yağ gibi aktı gitti diye bilirim. Yazarın dili kusursuzdu. Ve aşk öyle güzel tasfir edilmiştiki sonunda gözlerinize inanamayıp evet gerçekten de AŞK DELİLİKTİR diyeceksiniz.
Kitap hakkında bilgi vermek gerekirse ;
Hikaye ilk sayfada bizi bir cinayete konu olan podima köyüne atıyor. İkiz olan Ahmet ve Mehmetin hayat hikayesi de konu alıyor. Hikaye ikiz kardeşlerden biri olan Ahmet 'in ağzından bizlere aktarılmakta yan oyuncu olan gazeteci kızında bu hikayedeki yeri hatrı sayılır derecede. Birden kendinizi son derece carpıcı bir geçmişin, bir anının içinde bulacaksınız ama unutmamanız gereken bir diğer konu ise bu kitapta anlatılanlar hikaye içinde hikaye içermekte. Başta bildiklerinizi unutun. Sizimi yoksa yazar mı şizofren karar vermesi güç bir son sizi bekliyor. Aşka bir de kardeşimin hikayesinden bakın. Ve ölmeden önce mutlaka okuyun. Keyifli ve bol kitaplı günler dilerim
90 sayfalık kısa bir macera daha geride kaldı. İnsan 90 sayfada ne öğrenir demeyin. Martı Jon bizlere öyle büyük dersler veriyor ki.
Özgürlüğümüze prangalar vurmak isteyecek, bizleri bir kalıba oturtup o kalıptan dışarıya taşmamıza izin vermeyecek her daim olacak. Fakat önemli olan bizlerin kendimizi nerede gördüğümüz. Ne kadar yüksekten ne kadar hızlı uçabildiğimiz.
Umutmamalı ki yere her çakıldığımızda daha büyük bir azim ve hevesle daha yükseklere kanat çırpa biliriz. Ve yukarıda bir yerlerde bizi biz yapan cennete ulaşabiliriz.
Sizi herkesten farklı olduğunuz için toplumdan uzaklaştırmak, atmak isteyen bireyler her zaman var olacak. Onlar ayaklarına prangalar vurulmuş özgürlüklerine sınırlar getirilmiş ZAVALLILAR. Farklı olun farklı olmak sizi her zaman zirveye taşır.
İçinizdeki martı Jonathan'lara... Huzurlu ve bol kitaplı günler dilerim
Harika bir serinin ilk kitabı olan tanrıça bitmiş bulunmakta. Sanırım bu kadar güzel ve keyifli bir kurgu beklemiyordum. Aslında yunan mitolojisine biraz ilgisi olan birinin çok keyif alacağı tarzda ezberleri bozan ve tanrılara farklı bir boyut kazandıran fantastik bir kitaptı. Ki benim gibi yunan mitolojisi aşığı olan birinin kitabı bir günde bitirmesine şaşırmamak lazım.
On dört güçlü, güzel ve yakışıklı tanrının içinde olduğu bir yerde yaşadığınızı düşünsenize. Yada en yakınlarınızın o tanrılar olduğunu.
Kitabın dili son derece akıcı ve sürükleyiciydi. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen de oldukça başarılıydı.
Kitap hakkında bilgi vermek gerekirse ;
Şimdiye kadar teste tabi tutulan bütün kızlar öldü bir kişi hariç kate. Annesi ve arkadaşını ölümden kurtarmak için hiçte adil olmayan bir anlaşmayı kabul etti. (hades ve persephone'nin hikayesini bilen anlaşmayı çözer)
Ve olaylar birden kontrolden çıkar. 7 sınavı geçmeyi başardı mı yoksa kaderine razımı oldu? Kate ve hades'in titanlar ve tanrıların nefes kesen hikayesi için koltuklarınıza kurulun ve kitabın sayfalarını karıştırarak olinpusluların hayatlarına göz atın derim.
Bol kitaplı günler dilerim
"insan bazen çığ gibi bir kalabalığın içinde yalnızdır,kimsesizdir."
En sonunda yorumlamayı başardım
Kitabın dili çok akıcı ve heyecanlıydı. Okurken hiç sıkmadı ve acaba sonra nolucak diye sabırsızlıkla sayfalarını karıştırdığım bir romandı. Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ki sanırım yalnızca nefes serisini kaleme almış.
Nefes serisinin temel konusu kimsesiz bir kızın akrabalarının yanına gitmesiyle birlikte oluşan olaylar dizesi. Yüklenen sorumluluklar, şiddet, korku ve aşk.
Yani bir nevi bizim türk dizisi lamia nın modern dünyaya uydurulmuş hali
Kitap hakkında bilgi vermek gerekirse ;
16 yaşındaki Emma babasının ölümü ve annesinin onu terk etmesinin üzerine amcasının yanına yerleşir. Sorunlu bir yengeye sahip olan genç kızımızın susmak zorunda olmasıyla birlikte başına gelmeyen kalmaz. Ki bence bunların arasında en güzeli kendini başka şeylere adamasıydı. Ama onun her saniye yanında olan birde dostu var ki deymeyin gitsin. Eh böyle iki güzel dost bir araya gelirse yenge ve entrikalarına neler olur okuyup öğrenmek lazım. nefes nefese okuyacağınız dram aşk ve komedi üçlüsünün birleştiği mükemmel bir seri.
Ben keyif alarak okudum umarım sizlerde beğenirsiniz. Bol kitaplı günler dilerim
