Psikoloji tarihinin önde gelen isimlerinden Victor E. Frankl toplama kampına gidişini, orada bulunduğu süreç boyunca yaşadıklarını, insanların davranışlarını, nasıl özgür kaldığını ve özgür kaldığında ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlatıyor. Sonraki bölümde ise “logoterapiyi” nasıl geliştirdiğini ve terapinin insanların hayatlarını nasıl etkilediğini anlatıyor.
Bence bu kitabı değerli kılan şey bu kadar büyük bir acıyı kendisinin yaşayıp gözlemlemesiyle, acı çeken diğer insanların yaralarına nasıl merhem olabilirim diyip çoğu insanın hayatını değiştiren bu yöntemi bulması ve bizi derinden düşünmeye sevk eden bu kitabı yazması. Ayrıca “eğer yüzbinlerce insan, yaşamın anlamına ilişkin çok az şeyi vaad eden bir kitaba yöneliyorsa, bu, insanların iliklerinde hissettikleri kavurucu bir sorun demektir.” Önsözündeki bu paragraf da beni derinden etkileşmişti. Benim gibi karamsar biriyseniz okuyunca bu kadar kötü olayları yaşamış olan bir insan bile acıdan anlam çıkartmış diyip biraz da olsa fikriniz değişecek.
Yaşamak için bir nedeni olan kişi hemen her nasıla dayanabilir.
Her an daha kötüsünün henüz yaşanmadığına inanırsınız, oysa zaten yaşanmış bitmiştir.
Beni öldürmeyen şey, beni daha da güçlü kılar.
Her nasılsa acı, bir özverinin anlamı gibi bir anlam bulduğu anda acı olmaktan çıkıyor.
Geçmişteki hiçbir şey tekrar erişilmeyecek şekilde kaybedilmez, tersine her şey geri dönülmez bir şekilde saklanır.