Beyin bilimcilere göre uyku, bilginin uzun süreli hafızaya yerleştirilmesi için hayati derecede önemlidir. Yapılan bazı araştırmalarda, insanların daha çok şey öğrenmeye çabaladıkça daha çok uykuya ihtiyaç duyduğu keşfedilmiştir.
Senin bildiğin aşk biyolojik bir dürtüden ibaret; hormonlarınla kimyandan kaynaklanıyor. Kolaylıkla değişebilir - kimyandaki ufacık bir değişim "en yüce gerçek" sandığın o aşkın yok olmasına yetecektir. Sen tutkuya "aşk" diyorsun. Bu ayrımın hatırlanması gerekiyor...
"Biraz şikayet edecek olursan diyordu yüreği bu yalnızca benim bir insan yüreği olmamdandır ve insanların yürekleri böyle olur. Ulaşmaya layık olmadıklarını yada ulaşamayacaklarını sandıkları için düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar. Dirilmemek üzere sona ermiş aşklar, olağanüstü olabilecek ama olmayan anlar, keşfedilmesi gereken ama sonsuza dek kumların altında kalan hazineler daha aklımıza gelir gelmez bizler, yürekler hemen ölürüz. Çünkü böyle bir durumla karşılaşınca ölümcül acılar çekeriz."
Hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgımızın eline geçer. Dünyanın en büyük yalanı budur.
Size sevgiye inanmayan bir adama ilişkin çok eski bir öykü anlatmak istiyorum. Bu adam sizin, benim gibi sıradan bir insanmış. Onu alışılmadık kılan düşünme biçimiymiş. Sevginin olmadığına inanırmış. Sevgi arayışında pek çok deneyim yaşamış elbette,çevresindeki insanları gözlemlemiş. Yaşamının büyük bir bölümü sevgi arayışıyla geçip gitmiş.