Tubew

Tubew
@bookstouchthesky
Uyudu, uyandı. Farkında bile değildi olup bitenin, dışarıdan izliyordu kendini sanki. Anlatırken kopuyordu yaşadıklarından, tükendim diyordu. Tükenmenin ne olduğunu bilmiyor gibi hissediyordu. Yoruldum, ezildim hayatın altında, bu hisleri alın diyordu, duymuyorlardı çığlıklarını. Ben bunların hiçbirini yaşamadım, neden dünyanın bütün
Reklam
Bir otobüs yolculuğu hislenmesi
Gökyüzüne şöyle bir bakıp, umuttan yoksunmuş gibi hissetmek ne mümkün. Sıralı ağaçların arasında ilerlerken yol, güneş banyosu yaparken kuşlar, ha yağdı ha yağacak gibi görünürken yağmur, is kokusunu bastırırken şehrin gelecek yağmurun habercisi pamuk bulutlar. Ne mümkün, umudum yok demek. Ne mümkün gocunmak derin alınan nefeslerden. Ne mümkün canlı olmanın berbat olduğunu söylemek. 12818-T
Uzun zamandır bir şeyler yazmadım, belki yazmak istemedim, belki susunca geçer sandım. Dün bu saatlerde tam 22 yaşına girdim. 22 koca sene. Kiminin ömrünün çeyreği, kiminin yarısı, kiminin belki bilmemkaç katı. O kadar verimsiz yaşadım ki bu yılları. O kadar hoyrat kullandım ki. Üzüldüm mü? Biraz. Sonra geçti. Hayatta hiçbir şey yapmamayı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Lâl
Nerelerdeyim? Kimim? Neden bu kadar sinirliyim? Ne sebeple boğazıma kadar tahammülsüzlüğe battım. O bilinmeyenin karanlığı işte bunun cevabı da, orada, o karanlıkta. Ne olduğunu, neden olduğunu bilmeden. Bazen öyle sarılıyor ki karanlığım vücuduma, önümdeki günlerde ondan kurtulabilme ihtimali kalbimi ağrıtıyor, güneş göreceğim, rüzgar yüzüme
Delirmemek nasıl bir intihar biçimidir?
Canınızın ne kadar çok yandığını anlatamazsınız bazen. Güçlü görünmek zorunda olduğunuz zamanların geleceğinize yansımasıdır bu anlar. Susarsınız, kaçarsınız, konuşsanız daha da batar içinize can kırıkları. Astığınız her yüz için, bin kere idam edilirsiniz içerde. Susmak çözmez, konuşmak çözmez, ağlamak çözmez, gülmek, öyle değilmiş gibi davranmak çözmez. Nefes almadan yaşamayı öğrenirsiniz, tıkanmıştır orası acıdan, ne içeri dolar temiz hava, ne sizden gider içinizde sizi boğan. Kötü olursunuz, sert olursunuz, acınızdan kurtulamayışınızı kabullenişiniz acizlik olarak görülür. Belki hiç bir sebebi yoktur o yüreğinize çöken ağırlığın, öylece gelmiş ve kapılmışsınızdır, içinizi sizden iyi kim bilebilir ki? Sizin suçunuz olan tek şey kendinizi ifade edemeyişiniz olur, belki de yıllarca konuşup anlaşılamamış olmanızdır bunun sebebi, belki anlamış görünenlerin yanlış anlaması, belki anlasalar da tam tersi davranmalarıdır. Bir şeyleri kaybetmekten korkmak ne saçma, kaybetmekten korkunca kaybetmiyor musun asıl? Canını yakan değerli olmuyor mu? Belki de kaybetmemek için, en iyi bildiğiniz rolü yapıyorsunuzdur, korkusuz, güçlü davranma rolü. Delirsem diyorum bazen, sorumluluklarım ortadan kalksa, dünyevi dertlere uzaktan baksam, uçuyor gibi davransam, duymuyor gibi, gerçek dostlarım olsa, hepsi aklımın içinde. Seslerini duysam geceleri, bilsem yalnız olmadığımı. Derim hep; Delirmemek nasıl bir intihar biçimidir? 14092016/T
Reklam
20.02.2004'te mektup yazmayı öğrendiğim için ilk mektubumu anneanneme yolluyorum ve içinde şöyle bir cümle var; "Kendime her gün ben niye doğdum diyorum ama yanlış yapıyorum meğerse ne güzel dünyaymış çok sevdim." Bugün 2018 ve bu düşüncemden eser kalmamış. Yine de her gün ben niye doğdum diye sormaya devam ediyorum. :)
Kelimeler
Kelimelerle aram iyi oldu hep, parmaklarımı kullanırken tabii. Öyle geçip de bir insanın karşısına gözlerine bakarak konuşamadım hiç, seviyorum, sevmiyorum söyleyemedim. İçim sıkıldı yazdım, sevindim yazdım, üzüldüm, ağladım, kızdım, güldüm ama hep yazdım. Suya anlatır gibi dokundum tuşlara. Hiç gocunmayacağım ben defter kalem insanı da değilim.
Kadınlar Günü
Bir gün hatırlanıp her gün unutulmaksa kaderimiz, bir gün unutun bizi, bir gün öldürmeyin, bir gün üzmeyin, bir gün bırakın yaşayalım insan gibi. Bırakın gerine gerine taşıyalım doğdu doğacak bebeğimizi sokaklarda, baş örtümüzle, taytlarımızla, şortlarımızla sporumuzu yapalım sahil kenarlarında, bir kahkaha patlatalım en korkusuzundan, bir şarkı söyleyelim. Bir gün bırakın, biz olalım, boyun eğdiğimiz gibi değil, biz gibi, içimizden geldiği gibi. Bırakın sevişelim, sevişmeyin diye bedenimize ket vuranlar kadar özgürce. Bırakın koşalım, bırakın var oluşumuzda sizden iki fazla yaprağımız olmasın. Bırakın kutlamayı, bize bir gün kutlanacak gün vermeyin, bizi her günü kutlayabilecek kadar insan sayın. Deli deyin kadın diyemiyorsanız. Saçı uzun aklı kısa demeyin, öfkenizi bedenimiz üzerinden kusmayın. Bırakın bizi kendi halimize. Kalkınca sınırlarımız ne kadar güzel olduğumuzu hatırlayın. Saçlarımızı savurduğumuzda burnunuza esmesinden hoşlandığınız şampuan kokularını. Biz olmasak güzel olmayacağını düşündüğünüz şeyleri hatırlayın. Kadınlar günümüzü kutladıysanız, bizi ertesi gün öldürmemeyi unutmayın. 0803~/T
Erkenden kapattım ışıklarımı, üçe beşe kalmadan gece oldu gün. Sağıma soluma bakıp, hayal kırıklarından yapma yeni hayaller çıkarttım yastığımın üzerine. Bir çocuk sol yanımda, ne zamandır sorulmamış hali hatrı. Hiç tutulmamış elinden, yabancı biri tarafından kötü niyetle bile şeker uzatılmamış. Sesini unutmuş unutacak konuşmamaktan. Onu da çektim çıkarttım. Karnımda onca uçuşup beni mutlu ettiğini iddia eden kelebeklerin cesetleri ipek tozuna dönüşmüş, onları da çıkarttım. Döktüm bir bir ne varsa içimde antika değerini hak eden. Ne varsa içimde adını, dilini, varlığını unutmuş hepsini uyandırdım. Soramadım da nasılsınız diye, biri mahcup, biri ölü. Öylece uzandık yan yana bir müddet. Gözü kamaştı solumdaki çocuğun, içimin dehlizlerinden sonra yüzüne vuran aydınlıktan. Kelebekler mi? Dedim ya ölüler. Hayaller sonra, kırıklardan yapma hayaller, uçları keskin, kırılırsa daha derin keser. Ben, sol yanımdaki çocuk, kırıklardan yapma hayallerim ve ölü kelebekler, iyi geceler diler. 02112016/T
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.