parasız ve borçlu olmayı büyük bir acıyla ilişkilendir. Örneğin
borçlu olduğunda anne ya da babana ihtiyaç anlannda yardım
edemeyeceğini düşün ya da evladının eğitim masraflannı
karşılayamadığını ve onu hayata hazırlamak için yeterli zamanı onunla
geçiremediğini düşün. Eşine, sevgiline, sevdiğin bir dostuna doğum
gününde hediye alamadığını düşün! Çok istediği bir oyuncağı yavruna
alamadığını düşün!
Bu şekilde, borçlu olmayı acıyla özdeşleştirmiş olursun ve
bilinçaltın borçsuz kalmak için otomatik olarak elinden
gelenin en iyisini yapar. Yeter ki sen borçsuz ve refah içinde
olmayı dile!
Kendine verdiğin değer arttıkça, ruhunun
boşluklarını, düşünmeden ve bir anlık hissiyatınla
yaptığın harcamaların kapatmasına gerek
kalmayacak! Borçsuz bir yaşamın güzellikleri ile
kendine ve çevrene verdiğin değer sürekli artacak.
Bizler beynimizde oluşturduğumuz verileri, belli kaynaklardan
alıyoruz; çevremiz, ailemiz, medya, kitaplar, vs. Dünya hakkında tüm
bildiklerimiz aslında, çoğunlukla gözlemlerimiz sonucu değil,
beynimize dışarıdan gelen hazır bilgilerin sonucu. Bu sebeple,
doğanın işleyişini kaçırabiliyoruz, sence de öyle değil mi?
Ne kadar eğitim alırsak alalım, ne kadar kitap okursak okuyalım, ya
da hayat bize ne kadar büyük dersler verirse versin, insanın bazı acı
gerçekleri fark etmesi zaman alıyor. Bazılarımız için bu bir ömür
sürebiliyor. Bazılarımız ise bu gerçeklerle yüzleşemeden geçip
gidiyoruz bu yalan dünyadan!
son derece faydalı bir kitap sadece borcu olanlar değil. herkesin okuması için yazılmış şahane bir kitap. herkese tavsiyemdir. okuyun okutturun, hediye olarak verin.