Size yazarı anlatmalı mıyım? Haddim değil deyip susmalı mıyım? Elbette pek çoğunuz benden çok daha iyi biliyorsunuzdur. Hele ki bu eseri okumaya kalkışmış yahut okumuş biriyseniz zaten oldukça aşina olmanız muhtemeldir. O nedenle bu çipil gözlü, ( bizim oraların deyimiyle) bi kucak sakallı adamı anlatmak işlemini pas geçiyorum.
Tolstoy bu
Merhabalar, uzun süredir üniversiteye yani yurduma geçişimle çok dolu ve sıkışık olduğum için biraz boşladım burayı biliyorum. Ancak güzel bir dönüş yapıyorum ve tekrar buraya boş bol ilgi vermeye başlamaya çalışıyorum. Dönüşümün ardından ilk incelememi de bu kitap hakkında yazmak istedim.
Öncelikle kitabı okur okumaz tüm arkadaşlarıma hatta
Günümüzde de pek çok örneğine rastladığımız ''Erki ele geçirme arzusu'' kendinden olmayanı sapkınlıkla yaftalar. Dışlanmışlık hissi vererek karşıdakinin fikrini doğru ya da yanlış köreltmek ister. Taraftarlarından eyyam, veryansın, karalama kampanyaları sipariş edilir ve tarih boyunca hiç şaşmayan döngü de şudur ki: Taraftarlar, taraflardan önce
❝Canımı sıkan laflardan biridir; boş zamanlarımda okuyorum diyor. Abi sen dolu zamanlarında ne yapıyorsun? Bundan daha ciddi, daha dolu ne olabilir? Okumak başlı başına bir iştir, ciddi bir iştir, bir hayat tarzıdır.❞
"Bir sinek züccaciye dükkanını dağıtmak isterse buna gücü yetmez ama bir boğanın kulağına girerse boğa panikle o dükkanı dağıtır. O sinek bir batıl inanç, bir safsata veya önyargıdan başka bir şey değildir. O boğa ise, kafası boş cahil insanın ta kendisidir."
Ölümle ilgili inanç temellisinden, eskatolojik yaklaşımla ölümü ele alan birçok kitap okuyabilirsiniz fakat bu kitapta Tolstoy'un ölümle ilgili düşüncelerini bir felsefe olarak bize sunmasıyla karşılaşıyoruz. Hayatın ölümle anlamlı hale gelişini Ivan Ilyiç'in hayatı içerisinde bizlere anlatıyor.
Kitabı okumadan önce Tolstoy' un