Ey akıl, dünya derin ve karanlık bir uçurumdur. Ölüm dört bir yandan ağını atar.
Şişko'nun görebildiği kadarıyla insanların yüzde doksan dokuzunun düştüğü hata kendilerinden utanmaktı; kendilerini gizleyerek başkası olmaya çalışmaktı.
Reklam
Rousseau'ya göre teknolojinin geri bir safhada olduğu, insanların ormanlarda yaşadıkları, mağazalarda alışveriş yapmadıkları ve gazete okumadıkları dönemlerde önemli bir fırsatı vardı insanlığın: kendini dinleyebiliyor, bu yüzden tatminkar bir yaşamın en temel gereksinimlerini karşılama şansını elinde tutuyordu. Tatminkâr bir yaşamın en temel gerekleriyse Rousseau'ya göre aile sevgisi, doğaya saygı, evrenin güzelliği karşısında hayranlık, başkalarına duyulan merak, müzik zevki ve basit eğlencelerden alınan hazdı. İşte ticari "medeniyet" yüzünden yoksun kaldığımız insanlık durumu böylesi bir durumdu ve bizler geldiğimiz son noktada bolluk içinde yüzerken kıskançlıkla ve türlü acılarla kıvranıp duruyorduk. Rousseau'nun sözlerinin absürt ve romantik olduğunu, moderniteye karşı boş yere öfke saçan pastoral bir yazarın hayallerinden oluştuğunu söyleyenler çıkabilir. Ancak 18. yüzyılda Rousseau'nun sözlerinin kayda değer bulunmasının nedenlerinden biri, o zamanlar Rousseau'nun argümanını doğrulayan çok çarpıcı bir örneğin gözler önünde olmasından kaynaklanıyordu belki: Kuzey Amerika'daki Kızılderililerin öyküsü.
Sayfa 226 - Sel yayıncılıkKitabı okudu
zenginlik üzerine
Asıl zenginlik yani büyük bolluk bizim mutluluğumuza çok az katkıda bulunabilir; bu yüzden birçok zengin, asıl zihinsel donanıma, onları zihinsel uğraşa yetkin kılabilecek bilgilere ve dolayısıyla herhangi bir nesnel ilgiye sahip olmadıkları için kendilerini mutsuz hissederler. Çünkü zenginliğin gerçek ve doğal gereksinimlerin doyurulmasının ötesinde yapabileceğinin, bizim asıl huzurumuz üzerinde çok az bir etkisi vardır; huzurumuz daha çok, büyük bir mülke sahip olmanın neden olduğu sayısız ve kaçınılmaz sorun yüzünden bozulur. Yine de insanlar zenginlik elde etmek için zihinsel donanım elde etmek için, uğraştıklarından bin kat daha çok uğraşırlar; oysa insanın mutluluğu üzerinde ne olduğunun, neye sahip olduğundan kesinlikle daha çok katkısı vardır. Bu yüzden, bitmez tükenmez bir çalışma içinde, bir karınca gibi gayretle, sabahtan akşama kadar, zaten var olan zenginliğini daha da artırmaya çalışanları bile görürüz. O kişi, araçlar alanının dar ufkundan ötesini göremez: Zihni boştur, bu yüzden başka her şeye kapalıdır. En yüce hazlara, zihinsel olanlara ulaşamaz; bunların yerini geçici, duyusal, az zamana ama çok paraya mal olanla, kendine ara sıra izin verdiği şeyle doldurmaya çalışır boş yere. Yaşamımın sonunda, şansı iyi gitmişse, bu çabasının bir sonucu olarak gerçekten de bir yığın parası olmuştur; bunu daha da artırmayı ya da harcayıp bitirmeyi, mirasçılarına bırakır. Ne kadar ciddi ve önemli bir çehreyle sürdürülmüş olsa bile böyle bir yaşam da en az simgesi bir soytarı külahı olan kadar budalacadır.
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Muhtemelen, yıllardır. Odada karşılıklı duran iki sedir, boş kitaplık, televizyon ve televizyonun karşısındaki tek kişilik koltuk... Hiçbiri insanda bir duygu uyandırmıyordu. Ya da sevgisizlik bir duyguysa, bu evin insana hissettirdiği tek şey buydu.
Rahmet ve Minnetle
"Bizi bolluk içinde yaşatan, ekmeği eti beş kuruşa yediren Padişahımız , bizleri yetim bırakıp nereye gidiyorsun ?."
Sayfa 249
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.