Kucaklanmak öyle güzeldi ki. İlişkileri basit, sözsüz, rahatlatıcı hareketlerden ibaret olsa ne güzel olurdu. İnsanlar neden konuşmayı öğrenmişlerdi ki..?
Stefan Zweig'ın "Satranç" kitabı, sadece satranç oyununun stratejik derinliğini değil, aynı zamanda insan doğasının karanlık yönlerini ve totaliter rejimlerin insan hayatı üzerindeki hem psikolojik hem de fiziksel etkilerini aktarmaktadır. Yazar bu eserini 1938-1942 yıllarında Brezilya’da sürgündeyken yazmıştır. Eserinde Nazi
hakkındaki tum olumsuz elestirelere ragmen bu iyi bir kitap ve ben savunup tavsiye etmeye devam edeceğim.Harry potter yazari olarak bilinen Rowling'in sırf Harry Potter gibi hir seriyi yazdi diye bunun gibi iyi bir kitabının goz ardi edilmesini ve hak ettigi degeri gormemesini cok mantiksiz buluyorum.Harry Potterla uzaktan yakından ilgisi olmayan bambaska bir kitap ve anlatım.Kitapla ilgili katıldığım tek elestiri kitapta gercekten cok karakter ve isim var ve ilk yuz sayfada bu biraz zorlayici.Ama beni kesinlikle sıkmadı.Bu kadar cok karakter olmasina ragmen hepsinin hikayesini ve ne tur insanlar olduğunu anlayabildim.Bu kadar yalın bir anlatima ragmen kitaptaki tüm duygulaei hissedebildim.Olay akisindan hicbir zaman kopmadim ama ozellikle kitabın diger yarisindan itibaren sizi iyice içine aliyor hikaye.Gercekten cok yalin cok gercekci cok carpici.Bu kitap iyi bir kitap.
Not:Harry Potter sevmiyorum.
Boş KoltukJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Doğan Kitap · 20131,783 okunma
[...]
Ömer İncelikli çayından bir yudum aldıktan sonra:
— Sen de duymuşsundur, bir Azeri ateistinin şöyle dediği rivayet edilir: "Men özünü inkar edirem, sen sözünü delil getirisen." Seninki de o hesap. Ben yarışa katılmak istemiyorum, sen derece yapmanın getirilerinden bahsediyorsun. Yarışa girdikten, girmek zorunda olduktan sonra
I
yok bir şey, yani bir ölüm sonrası bu, bitecek gibi değil
yıllardır sezilen bir çocuk ağlamasında
anısız, başıboş, dağılgan bir tabanca sesinde belki
belki de bir orman mı bu, tanımsız çiçekler açan orada
ve sanki tuhaftır da sayısız kuşları beklettiği
diyelim bir süre kendini dinlemek, diyelim bir süre boşluk
yani upuzun kumlar, kumlarda
20 yaşındaki Denise üniversitede edebiyat okur ve bir yandan da günün geri kalanını annesi ile babasının yarı kafe yarı bakkal olan işletmelerinde günlerini geçirir. Bu süreçte üniversitede hamile kalıp kürtaj olan Denise’nin otobiyografik şeklinde yazılmış hayatını anlatıyor kitap.Denise genç kızlıktan kadınlığa geçerken ailesi ve ailesinden
Zaman zaman insanın kitap okuma alışkanlığı kaybolabilir veyahut insanın kafası öyle dolu olur ki okuduğunu anlamaz, boş boş kelimeleri okur sayfaları çevirir, döner yeniden okur. Ancak elinize aldığınız kitap Aziz Nesin’in kitabı ise eğer ne ara kitaba başladınız ne ara bitirdiniz anlamazsınız. Derdiniz mi var, kafanız çok mu dolu? Hiç fark etmez. Kitaba öyle bir dalarsınız, kitap sizi öyle içine çeker ki derdinizi unutursunuz. Okurken de yüzünüzde bir gülümse olur her hikayede. Özellikle ‘Dünya Derdi’ başlıklı hikaye öyle güzeldi ki durup durup düşünecek yağmurlu bir akşamda kendinizi sokağa atmak isteyeceksiniz.
Hayatta bizim için değerli olan sahip olduklarımız mı yoksa sahip olmadıklarımız mı? Yine aynı şekilde mutluluk sahip olduklarımızda mı gizli yoksa sahip olmadıklarımızda mı? Bu gibi sorular bu romanın konusu olduğu kadar eşya denizi içinde boğulmuş insanın da sıkça sorduğu sorular arasında. Kitabımızın ana karakteri maddi zorluklar içinde
_ORGAN SİSTEMLERİ_
_Organ, belirli bir görevi olan doku grubudur. Doku, hücreler topluluğudur. Hücre ise canlıların yapıtaşıdır.
_Atom > Molekül > Hücre > Doku > Organ > Sistem > Canlı (Organizma)
_Çok hücreli canlılarda aynı yapı ve görevdeki hücreler birleşerek dokuları, dokular birleşerek organları, organlar birleşerek
_Kadın olsam hayat kadını olurdum.
_Bir çiçeğe konan kelebek olmaktansa, bir boka konan sinek olmayı tercih ederim.
_Kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım.
_Beni soğuk, kibirli, ukala falan bulduysanız sizi sevmemişimdir. Sevdiğime kedi gibi olurum ben.
_Yeterince dürüstsen, fazlasıyla
Nur;
hikayemizin başkahramanı,
genç bir mimar.
Ama öyle bir kahraman ki onunla tanıştıktan, onun iç sıkıntılarını gördükten sonra her kim olursan ve her ne işle uğraşıyorsan uğraş hepsinden sıyrılıp onun arayış yolculuğuna çıkıyorsun!
Arayış yolculuğu...
Eseri iki kelime ile tanımayacak olsam bu kelimeleri seçerdim.
Hepimizin hayatı bir yolculuk