Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
baba ben artık bu evde yaşamak istemiyorum yıllardır ruhumuzu öldürdün bu evde hayatında bir roman okumadın bir sinemaya gidip heyecanlanmadın beni ve annemi bu çirkin eşyanın içine hapsettin yemekten ve uyumaktan başka bir şey düşünmedin bende bütün duygular senin bu inatçı duygusuzluğuna karşı gelişti kuru mantığınla içimizi kuruttun sana benzeyen taraflarımdan ellerimden ayaklarımdan utanıyorum ihtiyarlayınca sana benzemekten korkuyorum kötülük edemeyecek kadar kısır kafanda yalnız bizim için yaptıklarının defterini tuttun bana aldığın ilk elbiseden verdiğin son harçlığa kadar hastalığımda uykusuz kaldığın gecelerin hesabına kadar kaydettin bu ağır havalı evin içini güzel bir müzik sesiyle bir kitapla süslememe izin vermedin nasılsa eve giren bütün güzelliklerin birer birer yok oluşunu kayıtsız bir sabırla seyrettin kanaryam öldüğü zaman bir yenisini almadın çiçekler solunca boş saksıları balkona taşıdın hiç duydun mu hediye diye bir sözün olduğunu insanların birbirlerine aldıkları ve genellikle çocukları sevindiren hediye bir gün elinde bir balonla eve döndün mü yaptığım resimler için ağzından çaktığın çivilere dikkat et duvarları berbat ediyorsun sözünden başka bir söz çıktı mı bu evde senden başka varlıkların yaşadığını hiç düşündün mü
Reklam
ONDÖRDÜNCÜ NOTA: Tevhide dair dört küçük remizdir. Birinci Remiz: Ey esbabperest insan! Acaba garib cevherlerden yapılmış bir acib kasrı görsen ki, yapılıyor. Onun binasında sarfedilen cevherlerin bir kısmı yalnız Çin'de bulunuyor. Diğer kısmı Endülüs'te, bir kısmı Yemen'de, bir kısmı Sibirya'dan başka yerde
Kitap okuyarak eş bulunur mu :)
“Kitap okuyarak koca bulamazsın!” diye takıldı Alda. Nonna, “Kızı rahat bırak!” diye çıkıştı. Giulia koca aramıyordu. Diğer yaşıtları gibi boş zamanlarını kafelerde veya barlarda geçirmiyordu. Annesi ondan sürekli, “Kızım biraz yabanidir,” diye bahsediyordu. O, barların bangır bangır gürültüsü yerine halk kütüphanesinin sessizliğini tercih ediyordu. İstisnasız her gün öğle tatilini kütüphanede geçiriyordu. Doymak bilmez bir iştahla sürekli okuyan Giulia, duvarları kitap kaplı büyük okuma salonlarının sayfa seslerinden başka bir şeyin duyulmadığı atmosferini seviyordu. Orada içini huzurla dolduran, neredeyse dinsel ve mistik bir ibadet havası buluyordu. Kitap okurken zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmıyordu. Çocukluğunda atölyedeki işçilerin ayaklarının dibine oturup Emilio Salgari’nin romanlarını yutarcasına okurdu. İleriki yaşlarda şiiri keşfetmişti. Ungaretti’yi Caproni’ye tercih ediyordu, Moravia’nın yazılarım ve özellikle de yatağının başucundan ayırmadığı Pavese’nin sözcüklerini çok seviyordu. Giulia bazen hayatını sadece Pavese okuyarak geçirebileceğini düşünüyordu. Kitap okurken yemek yemeği unuttuğu dahi oluyordu. Öğle yemeğinden karnı aç döndüğü zamanların sayısı az değildi. Bu böyleydi; kimileri cannolî yutardı, o ise kitapları yutuyordu. (Cannoli: Hamurdan yapılan bir İtalyan tatlısı, )
“Aramıza soktuğun yabancı hayallerin ördüğü duvarlar o kadar kalın ki, başım ve kalbim oraya çarparak parçalansa onlar yine yıkılıp seni göstermeyecek! Acaba bu duvarın arkası bir hiç, bir boş mu ve daima boş mu idi?”
Sayfa 120Kitabı okudu
Okumayacaksınız ama yinede yazdım.. Baba seni affetmiyorum..
Baba! Ben artık bu evde yaşamak istemiyorum. Yıllardır ruhumuzu öldürdün bu evde. Hayatında bir roman okumadın, bir sinemaya gidip heyecanlanmadın, beni ve annemi bu çirkin eşyanın içinde hapsettin. Yemekten ve uyumaktan başka bir şey düşünmedin, bende bütün duygular senin bu inatçı duygusuzluğuna karşı gelişti. Kuru mantığınla içimizi kuruttun,
Sayfa 501Kitabı okudu
Reklam
319 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.