Etrafımda bedeniyle barışık çok az kadın biliyorum. Sanki kadınlık ayarlarımızla oynanmış da kolektif bir transın içinde gibiyiz: Her nasıl olursa olsun bedenlerimiz “yeterince” … değil.
Boşluğu siz doldurun: güzel, ince, uzun, sağlıklı, alımlı, zarif, kuvvetli…
Gözümüzün önündeki kültürel filtreler sürekli bir eksik ya da kusur bulmaya odaklı olduğu için bir türlü bedenimizin hakikatini — ihtiyaçlarını arzularını yaratıcı ifadesini bilgeliğini canlılığını—yaşayamıyoruz.
Hâlbuki beden tam bir hakikat pusulası. Kendine has bir dili ve bilgeliği var.
Fiziksel olarak deneyimlediğimiz rahatsızlıkların kökeninde, zihin-beden-ruh ekseninde yerini bulamamış duygular, deneyimler ve karşılanmamış ihtiyaçlar olabilir.
Bedensel semptomları da aynı rüyalardaki imgeler gibi ruha ait metaforların bedenlenmiş formları olarak düşünebiliriz .
Bedeni dinlemeyi ve onun diliyle konuşmayı öğrenerek kendi şifa kaynağımıza erişebilir , bedenin iyileşme kapasitesini destekleyen seçimler yapabiliriz.
... propaganda dişlileri arasında ezilerek, bilgi yokluğunda zorla kafalarına sokulan öğretilerle aptallaştırılmış, yalnızlığa mahkûm edilmiş, korku ve kölelikle özgür iradesi yok edilmiş milyonlarca insan..... tanrılaştırmıştı.
Geçen bi arkadaşım yazmış, "İnsanlar yalnız, çünkü.." boşluğu siz doldurun demiş. Aklıma Nurullah Genç'in "Eyvah" şiirinde geçen bi ifade geldi "sen başlamamış yolculuğumsun" diyordu.. Evet o yüzden insanlar yalnız çünkü bazıları bazılarının çıkılmamış yolculuğu..
Bu vesileyle şiirin son bölümünü hatırlayalım:
"sen başlamamış yolculuğumsun,
uzağımsın zevahiri kurtaran
kelimelerimde kahramanımsın
sen nazlısın cümlelerimde
ciğerime yapışan nefes dağarcığısın
sen bıçaksın, bilmeden kesiyorsun
sen iğnesin, dikiyorsun görmeden"
Ve benim en sevdiğim kısmı, sonu:
"ben hep aynı duraktayım; mektuplar
ellerimin arasında ağlıyor
ben alaylı abdalım, ağlıyorum
gözlerimi verdiğim nehirlere
eyvah o şiirlere
eyvah o şiirlere.."
Siz milleti sırtından vuranların uşağı idiniz.
Meşrutiyeti siz kemirdiniz!
Cumhuriyet sizin yüzünüzden panayır gösterisine döndü.
Namuslu olsak önce sizin elinizi sıkmazdık dostum.
Siz Cünyenin portakal bahçelerinde kadehinizi Akdeniz meltemleriyle tokuşturarak cezasız kalan hıyanetlerinizin tadını çıkarmaya baktınız.