Boşluk ne ile dolar? Doldurmayı
düşlersen başkalığı -öteliği- manayı
kaybedersin! Düşle! Fakat düşledik-
lerin insan kılsın seni. Bir avuç, bir tomar, bir kilo, bin kilo… Düşlersen
hiç dolmayacak boşluklar için ömür
çürütürsün! Varsın çürüyen ömür
olsun. Ya ruhun çürürse? Ya tatları
kaybedersen? Ya sesler yok olursa?
Ya gülmek için değil de yarına at-
lamak için direnirsen? Ya bulduğu-
nun şükrüne varmayı aldanış kabul
edersen? Ya… Ya sen hiçbir boşluğu
dolduramayacak kadar kaybetmiş-
sen ruh iklimini? Düşün, o zaman
hangi boşluk seninle dolar?
Korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz. İşin içine bir kere acıma girerse, ondan bir daha kurtulamamaktan korkuyoruz. (…) Yeni sözler, yeni yaşantılar bulacağımı sanıyordum. Bu acılar, yüreğimi paslandırmış oysa. Sevmek zor geliyor. Alışmamışım yoruluyorum. Her an sevdiğimi düşünemiyorum. Bazen atlıyorum. Boşluklar oluyor. Bunları boş sözlerle doldurmaya çalışıyorum. Oysa ben her an sana bakmak, hiçbir sözünü kaçırmamak; bir kıpırdanışını, yüzünün her an değişen bütün gölgelerini izlemek, her an yeni sözler bulup söylemek istiyorum
Aşk asla şüphe duymaz, asla kıskançlık hissetmez. Aşk asla diğerinin özgürlüğüne müdahale etmez. Aşk asla diğerine bir şeyler dayatmaz. Aşk özgürlük verir ve bu özgürlük sadece birlikteliğin içinde boşluklar varsa mümkün olabilir.