Sorunun boyutunu ve ivediliğini görmek gerekir. Günlük hayatları oldukça sakin ve güvenli yerlerde geçen bizler için, Ruanda, Bosna veya Kasova'nın dehşeti gerçek değilmiş gibidir. Mezalimler akıldan çıkarılabilir. Televizyon haberleri işkence beye katliamları anlatır ve sıra siyasi bir skandala yada spora geldiği zaman bir rahatlama hissederiz.Biz seyirci kalanlar, kafanızı başka yöne çeviririz. Her zulmü bastırmak, dünyanın temelde katlanabilir bir yer olduğu şeklindeki aldatmacanın devam ettirilmesini sağlar.Fakat yine de, siz bu cümleyi okurken, bazı yerlerde insanların öldürülüyor ve bazılarında da işkence görüyor olacakları hemen hemen kesindir.
Sayfa 615Kitabı okudu
Diyarbakır Türkiye'nin hinterlandı değil, kendisidir. Türkiye Konya değildir, Sivas, Edirne, Kars ve Van değildir. Türkiye vilayetlerinin ve halklarının toplamı değildir; bütün bunlardan fazla bir şeydir. Türkiye Bulgaristan, Kosova, Bosna, Çeçenistan, Basra, Musul ve Azerbeycan'dır. Türkiye resmi sınırlarının içinde değil, dışında korunmalıdır.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
"En azından bin yıllık bu hikaye Firdevsi'nin Şehname'sindendir. Bir zamanlar Tebriz'den İstanbul'a, Bosna'dan Trabzon'a milyonlarca insan bu hikayeyi bilir ve onu hatırlayıp hayatlarının anlamını anlarlardı..."
Sayfa 81 - Yayınevi: İletişim Yayınevi Tür / Konu: Roman tür ekle ISBN: 9789754709612 Sayfa: 432 sayfa
Çok sevdikleri Irak için bu kadar elini çabuk tutan dünya, Bosna söz konusu olunca neden böyle kayıtsız davranıyordu? Bosna'da petrol ve değerli madenler olsaydı, bu medeni dünya yine kayıtsız mı kalacaktı?
Sayfa 405 - Selis KitaplarKitabı okudu
''Ben ki,sultanlar sultanı,hakanlar hakanı,hükümdarlara taç giydiren,Allah'ın yeryüzündeki gölgesi ve Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Kızıldeniz'in ve Rumeli'nin ve Stanbul'un ve Mukaddes Mekke ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve Anadolu'nun ve Karaman'ın ve Gürcistan'ın ve Rum'un (Sivas,Tokat,Amasya) ve Dulkadır Vilâyetiev'nin ve Diyarbekir'in ve Azerbaycan'ın ve Acem'in ve Şam'ın ve Halep'in ve bütün Arap diyarının Mısır'ın ve Cezayir'in ve Tunus'un ve Yemen'in ve Eflak ve Boğdan'ın ve Erdel'in ve Belgrad'ın ve Bosna'nın ve Budin'in ve daha nice memleketlerin ki,yüce atalarımızın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve beni dahi ateş saçan zafer kılıcımla fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı,Sultan Bayezid Hân oğlu Sultan Selim Hân oğlu,Sultan Süleyman Hân'ım ! Sen ki,Fransa ülkesinin Kralı Françesko'sun.''
Sayfa 15 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Yardımlarına koşmayacaklardı, çünkü öldürülen ve işkence gören insanlar başka bir dine mensup oldukları için, Batı ülkelerinde yaşayan halkların çoğunluğu büyük bir ilgi duymuyorlardı Bosna'da olup bitene
Reklam
‘’Şimdi hatırlıyorum,’’ dedi Fikret Ağabey. ‘’Ağustos ayı başlarında, Der Spiegel dergisinde Şeşely’le yapılan bir röportajı okumuştum. Bütün Bosna, Makedonya, Karadağ topraklarının ve Hırvatların elinde yalnızca Zagreb Katedrali’nin tepesinden görülebilen manzara kadarını bırakarak, Hırvatistan’ın çoğunun Sırbistan’a aktarılmasını içeren planın son şeklinden bahsetmişti. O gün onunla röportajı yapan gazetecinin Bosna’yı sorması üzerineyse, ‘Bosna’daki Müslümanlar şayet millet statüsünde direnecek olurlarsa, öyle bir durumda, onları Bosna topraklarından kovarız. Nereye? Anadolu’ya,’ yanıtını vermişti. Anlaşılan Sırplar tepeden tırnağa silahlı durumdalar. Bu topraklarda kendilerine devlet içinde devlet yaratmışlar. Günün birinde de bu topraklar üstünde Sırplar ile Müslüman Boşnaklar arasında bir çatışmanın çıkması mümkün bence.’’
Sayfa 58 - 58. ve 59. sayfalar
‘’Deli gibi esen rüzgar yerden havalandırdığı küçük bir kağıt parçasını yüzüme yaıştırdı. Elimi hafifçe kaldırığ kağıdı yüzümden çektim; sonra da büyük bir merakla kağıdın üzerinde yazanları okudum. Okudukça da dehşete kapıldım. Şöyle yazıyordu: ‘’Baliya yebem ti ya mater, ** Unutmayın ki, Müslümanlar olarak bu bayram kanlı baklava yiyeceksiniz…’’ Tüylerim diken diken oldu. Kağıdı buruşturup hemen yere attım. ‘’Ne oldu?’’ dedi Tarık endişeli bir şekilde. ‘’Hortlak görmüş gibisin.’’ Tarık’ın geldiğini fark etmemiştim. Ona sarılıp ağlamaya başladım. ‘’Sırplar iyice şımardı,’’ dedim. ‘’Şayet yerdeki şu küçük kağıtlardan bahsediyorsan,’’ dedi Tarık. ‘’Tüm Bosna bu kağıtlarla dolu. Gece vakti bunlardan her tarafa dağıtmışlar.’’ ‘’Ama nasıl olur?’’ Tarık acı acı güldü. ‘’Hepimizin gözlerinin önünde oluyor işte. Artık gerçekleri görmeliyiz.’’
Sayfa 109 - **: Sırplar ve Hırvatlar tarafından Müslüman Boşnakları aşağılamak için kullanılan küfür içerikli bir söz.
Evet... Bosna'da başa çıkılması güç sorunlar vardı. Sanki ölüm Boşnaklara kurtuluş gibi gelmeye başlamıştı; ama Sırplar, Boşnaklar için ölümü bile zorlaştırmıştı. Boşnak erkeklerini öldürmeden önce çeşitli işkencelere tabi tutuyorlar, gözlerinin önlerinde kadınlarına tecavüz ediyorlardı. Kimi zaman da bir tabancayı esir Boşnakların ellerine tutuşturup zorla Rus ruleti oynatıyorlardı.
Sayfa 154
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.