Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Emin El Hafız, 1921 yılında Suriye'nin ekonomi başkenti Halep'te dünyaya gelmişti. Fransız mandasının bitiminden sonra 1946 yılında polis eğitim merkezine gönderilmiş, 1948 yılında İsrail'e karşı Golan tepelerinde savaşmıştı. 1958 yılında Birleşik Arap Cumhuriyeti'nin kurulmasını desteklemişti. Ancak Nasır, Baas partisini
burclar
BAKIN YALAKA ASTROLOG NE DEMİŞ SİZLERE :) #BOĞA benim güzeller güzelim. Bu Boğalar var ya dünya tatlısı, yer gök harikası, şeker mi şeker insanlardır. Bal bunlar bal. Sohbetine doyum olmaz. İyi sevgili, iyi arkadaş, iyileri say say bitmez bunların. Biliyor musunuz ki sizler; "bir Boğa bir dünyaya bedeldir". Onlar şanlı burç aleminin,
Reklam
#devami
hic çaresizce yardım bekleyen bir çocuğa yardım ettinmi? geceleri sabaha kadar ağlayan bir çocuğu teselli etmeye çalıştınmi? veya hüngür hüngür ağlarken ses çıkmasın aman annem babam duymasın diye duvarlara yumruk atarak kafanı yastığa gömerek nefesuz kalan bir çocuk gordunmu? o çocuk her gece öldü ama kimse onu görmedi. gözleri kızardı,çok telefondan bakmaktan dedi. eleri şişmişti yere düştüm dedi ama.kimse bilmiyordu her gece ağladığı için gözleri kızarmış,duvara yumruk atıp eleri şişmiş.dost olan olmadı abla olan olmadı dert ortağı olan olmadı derdimi anlatım takma boşver dediler eğer takmasaydik gelip anlatamazdik. işte bu yüzden yabancılara anlatirim derdimi onlar boşver dedimi bile koymaz insana dostun boşver diyisi kadar. demem oki mutluyum.🌼
Gönderi kullanım dışı
200 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
“ hiç bir şeyi kafaya takma! “ kitabın ana temel düşüncesi bu. Günlük yaşantımızda birçok şeye anlam yükler ve ondan karşılık bekleriz. Aşk, aile, iş yaşantımız ve diğer sosyal ilişkiler bütününde kendimizi bir yere konumlandırır ve ardından kendimizi buna göre hazırlarız. Üzgün olduğumuz ve mutlu olduğumuz konular veya durumları ayırt edip, en kısa sürede çözüm bulabilirsek bulalım, bulamazsak da en son ‘ boşver ‘ diyelim. Kafaya takacak kadar uzun yaşamayacağız.
S*ktir Et
S*ktir EtJohn C. Parkin · Arunas Yayıncılık · 20114,713 okunma
"Dalga geçme benimle, Dee Dee, uyumadığını biliyorum." Kımıldamadı. Etrafıma bakındım ve uyku hapı şişesinin boş olduğunu fark ettim. Oysa daha önce doluydu. Ben de almıştım birkaç kez. Bir tanesi insanı uyutmaya yetiyordu, ama uykudan çok kafana bir taş yiyip gömülmeye benziyordu. "İlaçları yuttun..." "Ben... umursamıyorum artık... ona döneceksin... umursamıyorum..." Mutfağa koşup bir tencere kaptım, yatak odasına dönüp yatağın yanına, yere koydum. Sonra Dee Dee'nin başını ve omuzlarını yatağın kenarından sarkıtıp parmaklarımı gırtlağına soktum. Kustu. Soluklanması için bir dakika kadar bekledim, sonra aynı şeyi tekrarladım. Defalarca. Dee Dee her seferinde kustu. Bir keresinde onu doğrulturken takma dişleri fırladı. Çarşafın üstüne duruyorlardı, alt ve üst. "Ahhhh... dijlerim," dedi. Ya da demeye çalıştı. "Boşver şimdi dişlerini." Tekrar daldırdım parmaklarımı gıtlağına. Sonra doğrulttum. "Şenin," dedi, dijlerimi görmeni iştemiyorum..." "Yok bir şey, Dee Dee. O kadar da kötü değiller aslında." "Ah..." Dişlerine takacak kadar kendine gelmişti.
Kukla -
( KUKLABAZ, KUKLA’yı dikmektedir, bitirdikten sonra, ışık söner ve açıldığında, ikisi karşı karşıya bakışmaktadır. ) KUKLABAZ – Sıkıldım usta… bedenim, geçmişin yorgunluğunu sırtlamış, geleceğin zihnine tacizde bulunuyor… dilim, yabancı topraklarda anlaşılma savaşında, oysa ki anlaşılmak… duyduklarım, gördüklerim, kalbimle, vicdanımla bir savaş