Cebinde bir kalem varsa, büyük olasılıkla bir gün onu kullanmaya başlamak gelecektir içinden. Çocuklarıma hep söylediğim gibi, işte ben böyle yazar oldum.
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 12 days
Kime göre deli?
Ken Kesey
Ken Kesey
Guguk Kuşu
Guguk Kuşu
Öncelikle kitap artık basılmadığı için kendisine ulaşmam baya zor oldu. Öyle ki; okuyabilmek için öncelikle başka bir şehirden gelmesini bekledim :) Muhteşem ve sürekleyici bit kitap olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. Kitapta genel olarak; arkadaşlık, çevre baskısı, sosyal kalıplar ve kime göre neye göre anormal tespiti yapıldığı açıklanmaya çalışıyor. 400 sayfa boyunca yukarıda yazdığım kavramlar üzerinden sorgulamalar yapan kitap sonunda bizlere kendimizden farklı olan olan en ufak bir zerreciği dahi anormal olarak kabul ettiğimizi ve sosyal hayatta herkesi birbirine benzemeye zorladığımızı gözler önüne seriyor. Bizden farklı olan her şeyi anormal olarak kabul etmekteyiz ve o farklılıkları yok etmek için elimizde geleni yapıyoruz. Ancak, böyle yaparken sadece farklı olduğu için bir çok kişinin hayatını da mahvediyoruz. Kitabın vermek istediği asıl şey, insanları farklı oldukları için dışlamamalı ve birbirimizin farklılıklarını hastalık olarak adlandırmak yerine onları kabul ederek birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz. Ne de olsa dünya birlikte eğlendiğimiz zaman daha güzel ve yaşanabilir bir yer.
Guguk Kuşu
Guguk KuşuKen Kesey · Nemesis Kitap Yayınevi · 20181,622 okunma
Reklam
60 syf.
5/10 puan verdi
Öncelikle kitabı ekleyen kütüphaneci arkadaşa teşekkür ediyorum. İncelememe kitabın kapağından başlamak istiyorum. Kapak içeriği değil bildiğiniz kapağından. Kapağı dokunduğunuzda çok güzel bir hissiyat veriyor cidden kaliteli bi kartonla yapılmış. Kitap incelemede kasıt bu değil belki ama kitabı fiziksel bir forma sokan kağıdı da bir kez olsun değerlendirmek istedim. Yazarın kapak içeriğinde seçtiği resimi aşırı yaratıcı veya entresan bulmayacağım. Ama tek ilginç bulduğum şey arka kapaktaki kendi beyaz-siyah kalitesiz resmi (siyah beyaz değil cidden beyaz siyah) ve şu yazısı "09.06.1957'de İstanbulda doğdu... Halen yaşıyor!". Kendi biyografisini böyle özetleyene rastlamadım daha önce -ki internette de ona dair hiç birşey bulamadım- ve "halen yaşıyor" ifadesi ama ölünce bu ifade artık doğru olmayacak filan diyebiliriz ama kitap var olduğu sürece hep yaşayacak aslında bu bütün kitaplar ve yazarları için böyle. Bunu hatırlatıyor bize adeta. Baskısı olmayan hatta bağımsız olarak basıldığı için eseri bulamayacak insanlara bilgi vereyim kitap şiir kitabı. Şiirlerinden bir gecekondu mahallesi ve bir arabesk bir hava alabiliyoruz. İsyankar, öfkeli, bıkmışlık çok yoğun işleniyor şiirlerinde. Yer yer mahrem kelimlere kullanıyor ve beni rahatsız eden bir kısım oldu bu. Ama yazar muhtemelen bunu dediğimi duysa "Mahallenin Kızı" şiiri ile bana cevap verirdi. Ama onun haricinde yaşanmış aşk, melankoli insanı ümitsizliğe sürüklemeden işlenmiş. Sade bir dil kullanmış şair. Beğendim mi kitabı genel olarak hayır. Zaten isteseniz de bulmanız zor bir eser.
Yanlış Olan Zamandı
Yanlış Olan ZamandıHulusi Taşkıran · Can Matbaa · 19971 okunma
Günaydın. Yaşadığımız her ânın hafızamızda o ilk saniyelerdeki gibi canlı kaldığını düşünsenize. Ne fena, unutmak ne büyük nimet! Samet Doğan'ın geçer: "Böyle zamanlarda her şeyi unutup gülmeye başlamak tuhaf, fakat olması gereken bu: Çiçek solar, güneş batar, yağmur ıslatır, süt ekşir, insan unutur." Unutalım. Neyi unutmak istiyorsak üstelik, geride bırakalım ve gülümseyelim bugün. İstersek her şey mümkün.
"Böyle zamanlarda her şeyi unutup gülmeye başlamak tuhaf, fakat olması gereken bu: Çiçek solar, güneş batar, yağmur ıslatır, süt ekşir, insan unutur."
720 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 26 hours
Öncelikle normalde kolay kolay inceleme yazmadığımı belirterek başlamak istiyorum. Bu kitap benim üzerimden tır gibi geçti. Bunun kendimi birçok yönden kitapla bağdaştırmamla çokça alakası olmasıyla birlikte bu kitap uzun zamandır yayımlanmış en iyi genç kurduğu demekten de kendimi alamıyorum. Her kitabın kategorisine göre değerlendirilmesi
On Üç’ü Bağlamak
On Üç’ü BağlamakChloe Walsh · Martı Yayınları · 2024335 okunma
Reklam
'böyle zamanlarda her şeyi unutup gülmeye başlamak tuhaf, fakat olması gereken bu: çiçek solar, güneş batar, yağmur ıslatır, süt ekşir, insan unutur." unutalım..
136 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Bütün öykülerin ortak noktası sanırım yaşlılık buhranlarıydı. İnsan yaşlanınca neden garipleşir? Ben en çok evden kaçan kadının öyküsünü sevdim “çok kalabalıktınız” deyişi “evde, sokaklarda, dükkanlarda, dolaplarda… Günün birinde kalabalığı silkelemekten ve tek başıma kalmaktan başka bir isteğim olmadığını anlayıverdim.” Aynı değil mi. Ara ara gelmiyor mu hepimize bu. Evin sürekli dağılmasından, yemek seçen çocuklardan, her gün ne yedirsem diye düşünmeklerden falan bir kaçasımız geliyor. Yapmıyoruz ama. Çünkü daha yaşlanmadık. Çocuklar büyümedi. Ve bir sürü başka sebep. Yaşlılık psikolojisi böyle bir şey mi acaba? Yeniden başlamak için çok geç olması, her şeyden vazgeçiş, hayatın değersizleşmesi sonumuz bu olacaksa ne için çabalıyoruz bu kadar yıl? Ama kitaptaki yaşlıları bizim yaşlılık algımızdan ayıran bir şey var. İçiyorlar. Çakırkeyfler. Yaşlanınca işleri bitmiş. Dünyalık hevesleri kalmamış ama bir amaçları da kalmamış. İnsan yaşlı da olsa bir amaca bağlanmalı. Ahiret inancı bu buhrandan kurtarıyor bence insanı. Ölene kadar uğruna çabaladığın bir şeyler var. Din güzel şey ya. İslam güzel bir şey.
Haziran
HaziranSelçuk Baran · Yapı Kredi Yayınları · 2020450 okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.