Kutsal bir Cuma günü çekilen uzun sancıların sonunda doğdun. Evet, anımsıyorum. Güneş karaçamların ardında batalı çok zaman geçmemişti. Evet, anımsıyorum. Daha çok aşındırabilmek için damlaların altlarında bulunan yere hiç sapmadan düşme zorunluluğu gibi. Son kez dışarı çıktığında kar kaplamıştı her yeri. Şu anda karanlıkta sırtüstü yatan sen, o
Bakalım bu defa,
Ne olacak bu filmin sonu...
Yine biter,
Hiç bir şey hatırlamaz ruhu.
Hatırlamak, sadece kısa bir inilti,
Ufak bir kabus,
Ve karşına dikildi.
Dini yaşayışı,yalnız ibadetlerin yapıldığı zamana sığdıranlar yanılıyorlar. İbadetler irademizin yapısına sindikten sonra bizi hayatın her safhasında evde,okulda,işte oyunda ve savaş yerinde bile idare edebilmelidirler. Böyle olmayan ibadet boş bir yorgunluk belki de gösteriş veya korku vehminin harekete geçirdiği bir otomatlıktan başka bir şey değildir. Halbuki gerçek dindarlık, ahlâkın dayandığı ve yaşattığı ruh kuvvetinin asıl kaynağıdır. Pascal'ın "Gerçek ahlâk,ahlâkla alay eder."sözünün manası bu yolda anlaşılmalıdır.
"Yorgunluk nasıl bir şey acaba?" diye sordu.
"Duyguların bir çok kısmı bulanıklaşıyor. Kendine acıma, başkalarına karşı öfke, başkalarına acıma, kendine yönelik öfke... Böyle şeyler işte."
Bir sorumluluk var bunun içinde,
Düzmece yada düzülmece.
Yeminimi bozarsam bana sıkıntı olur,
Dudaklar zehirdir evvela herkese.
Şiiri bozmak istemedim,
Benden davacı olmasın...
İnsanın gözünden anlarım her hâlini,