"Müsaadenle"dedi benden izin isteyerek kibar bir şekilde."Önüne geçmek istemem ama konuşmam gereken birkaç husus var." Adamlar bu kibarlık karşısında o kadar şaşkındı ki,hiç birisinin böyle birini beklemediği çok açıktı. "Otur"dedi Tugay odadaki koltuğu göstererek."Dinlen istersen biraz,çok ayakta kalmış olmalısın." "Hasta"diye fısıldadı Marco arkadan. "Ruh hastası herif." "Avukattan sonra daha fazla delirdi" diyen Giray'ın sesini bir tek ben işittim.
İşte Böyle Delirdi Nietzsche
Ünlü filozof ve yazar Friedrich Nietzsche, yaşadığı dönemdeki acılara dayanamamış ve ikili ilişkilerde yüzü gülmemiştir. İster istemez hayatın anlamını sorgulamaya başlamıştır. Yaşadığı dönemde kötülük dört nala at koşturuyor, savaşlar çıkıyor, insanlar öldürülüyor ve acı çekiyor ve tanrı dahil buna kimse müdahale etmiyordu. Merhameti ve düşüncesi arasında kalan Nietzsche, sürekli bi sorgu içinde buluyordu kendini. Bi arayış içindeydi. Neden burdayız? Bizi kim yarattı? Bizimle neden ilgilenmiyor? Neden insanlar gözlerimin önünde ölüyor, acı çekiyor? Neden kimse bir şey yapmıyor? Dindar insanlar bile kötü, tanrı nerde? Bu sorular git gide Nietzsche'yi bunaltıyor ve bir çıkmaza sürüklüyordu. Bu evrende ve tüm canlılarda müthiş bir yaratılış vardı. O halde hiçbir şey, hiçlikten meydana gelmiş olamaz. Bu evrenin ve biz canlının bir yaratıcısı olmalıydı. O halde neden bu kadar acı, ve kötülük vardı? Ve bu kötü insanlara neden bir şey olmuyordu? Ve düşündü... düşündü... düşündü... ve dedi ki; "tanrı öldü." Delirmeden hemen önce bi insanın atı hunharca kırbaçladığını görüyor, atın acı içinde bağırdığına şahit oluyor, atın yanına gidiyor ve ona sarılıyor ve ağlıyor. Şöyle diyor: "Seni anlıyorum." Aslında Nietzsche'yi delirten yine insanlardı. Onların kötü olmasıydı ve onlara bir şey olmuyordu. O hep gerçeğin peşinden koştu ve bunu akıl sağlığıyla ödedi, ama bugün hâlâ hatırlanıyor. Eee kolay değil Nietzsche gibi bi kalp taşımak.
Reklam
Böyle böyle delirdi Zerdüşt
Maraş Ağıdı
Fatih Akıcı 4 Gönül ektim aşk ektim, cennet ettim bu yurdu Bilmedim ki altında bir canavar uyurdu Bu ne şiddetli bela, kışkırır da kışkırır Bin yıldır Türk ettiğim topraktan Türk fışkırır Ezelden bu toprağa oğullar feda ettim Böyle mi olacaktı oğlumla şehadetim Vatan gelin kızımın bindiği uysal attı Bugün aksi delirdi, bizi sırtından attı Gem vurdum da herhalde mahmuzu zalim bastım Urganı hem usule, hem de boynuma astım Kuş tüyü yastığında kuş gibi yatan beyler Üç kuruş rant uğruna canımı satan beyler Sefil dünyalık için harca kum katan beyler Övünün, eseriniz, enkazda yatan beyler Övünün, eseriniz, ağlıyor vatan beyler Ayarsız Dergi Sayı 85 Mart 2023
Ayarsız Dergi - Sayı: 81 (Kasım 2022)
Ayarsız Dergi - Sayı: 81 (Kasım 2022)
Mırmır
Akşamın dar  vaktinde olacak işmi şimdi Sanki bütün bulutlar yağıp üstüme indi Oltada balık gibi sırsıklam kaldım böyle Hangi yana kaçayım şaştım, bari sen söyle Mudara etti beni bütün bir mahalleye Bir yol gösteren olsa şu kaybolan kediye
Bir gün böyle olacağı belliydi.. 27.08.22 @secretblackk
Reklam
YÜKSEL HOŞ
4 mevsimin yıkıldığı cennet, Yugoslavya hakkında bilmediklerimiz Dr. Yüksel Hoş  Salı 28 Haziran 2022 Hep söyleriz; aynı anda 4 mevsimin görüldüğü ülkeyiz diye. Aslında bir ülke daha vardı böyle. Adı Yugoslavya'ydı. Batısında Alplerden, güneyinde Akdeniz kıyılarına, kuzeyde Orta Avrupa ile Tuna Nehri'ne, oradan da Türkiye sınırına
Adamın biri psikoloğa gider: "Doktor, kardeşim delirdi. Kendini tavuk sanıyor!" der. Doktor ise "neden onu da getirmediniz?" der. Bunun üzerine adam "getirirdim ama bana yumurta lazım" der. İlişkiler hakkında ben de böyle düşünüyorum; tamamıyla mantıksız, çılgınca ve absürttür ama galiba sürdürmek zorundayız çünkü çoğumuzun yumurtaya ihtiyacı var... '(Annie Hall 1977, Woody Allen)
Resim