Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu gülü yetiştireceksen canın yanacak, elin kanayacak, güneş seni terletecek. "Bu bahçede gül bitmez" diyenler olacak. "Gül öyle yetiştirilmez, böyle yetiştirilir" diyenler olacak. Sen kendine şunu soracaksın: "Ben burayı gül bahçesi yapmak istiyor muyum? Ben burada dünyanın en güzel güllerini yetiştirmek istiyor muyum?" Eğer çok istiyorsan, ne eline batan diken ne de söylenenler umurunda olacak. Kim olursan ol tek isteğin şu kokuyu duymak olacak. Anladın mı?"
Hayata dair atılan adımların ötesinde yaşananları, merak ile seyretmekteyim. Şaşırıp kalmalı mı ? “diye düşünüyorum, duruyorum. Gökyüzüne hüzün ile yükselen sesi, zihnimin çığlıklarıyla uyandırıyorum. Buhranlı günlerin, son demleri bunlar. Kaç gündür; kapalı gözlerimin ağrısı ile ne uyuyabiliyorum ne de üzerinde duruyorum. Hayretler içinde benimsenmeyecek olana tahammül ediyorum. Seçmeli miyim? Keşke... Keşke devrilmeden önce avuçlarımın tutunduğu halatın varlığını bilseydim. Böyle inmeseydim derinlere; o zaman acınacak ruhun eziyetini de görmezdim. Ruh diyorum; itilmiş ve ezilmiş şekilde bir parça anlayıştan, anlaşılmazlıktan uzak. Neden diye soruyorum, "Neden kendine böyle acımasız davranıyorsun,"Vicdanın karanlık gölgesi ile yine baş başa kalıyorum. Karanlık bu, çünkü aralanan bir perdeden kendime bakıyorum. Gölgemi görüyorum ve onu ayaklar altına alıyorum..
Hamit Demir
Hamit Demir
Reklam
23,5 Nisan
Sancılı on yıllardan çıkmış ulusun tarihinde çok önemli bir ak gündür 23 Nisan. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" düsturunun meclis salonuna perçinlendiği gündür. Ve böyle bir günün 'yaşam' denilen çocuğa ve geleceğe akıtılan mirasıdır. Türk ulusunun belki de en akıllıca yaptığı öngörünün tarihidir. 'Gelecek'
Sana Bir Tanrı Getirdim Benim de bir insan tarafım vardı Bakma böyle kötü olduğuma Benim de dileklerim vardı Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi Her gün bir kadın ağlar benim yüzümde Büyük dertler için benim ellerim Anlamıyor musun Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar Ben sevilmediğimden böyle çirkinim
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
Kadınlar ya da erkekler diye herhangi bir genellemeyi doğru bulmuyorum çünkü her insan farklıdır özeldir. Böyle bir genelleme yapmadan sadece insan olarak bakacak olursak maddiyat, statü, ahlak bunlar ayrılamaz yani bir insan çok zengin olsun da karakteri önemli değil, bir insan kendine ahlaklı olsun da çevresine nasıl davrandığı önemli değil, ahlaklı olsun maddiyat olmasada olur diyemeyiz insanın yaşamak için maddiyata da ahlaka da ihtiyacı vardır. Kadın erkek diye ayırıp bakılacaksa erkekler nasıl bir kadın istiyorlarsa ona yakışır şekilde yaşamalıdır, kadınlarda nasıl bir erkek istiyorlarsa ona yakışır yaşamalıdır. Rabbimiz de iyilere iyileri yakıştırır, kötülere de kötüleri yakıştırır.(Nur suresi 26. Ayeti okuyabilirsiniz)
Bir Şeyi Sahiplendikçe Onunla Çatışma Oranı da Artar
Çok seversin, hani öyle böyle değil, bildiğin sırılsıklam... Sevince, çok sevince ortaya çıkar bu durum. Kaybetmek istemezsin, en lanetli rüyaları görürsün uğruna, dua edersin bir ömür beraber olmak için. Sevmek uğruna kendine hâkim olamazsın, zihnin ve duygularına hâkim olamazsın, daha çok sahiplenmek, daha çok bağlanmak, daha çok yakın olmak istersin. Sen istedikçe bir şeyler yolunda gitmez, ilişki rayından çıkar. Saçmalamaya başlarsın, hak iddia edersin, kıskanırsın. Sonra daha çok sahiplenmek istersin. Artık kısırdöngü halini alır bu olay, yaptıkça kötü olur, kötü olduğunu gördükçe yaparsın. Onu ortadan kaldırmak istersin, ama yapamazsın. Her şeyiyle seni hissetmediğini düşünmek seni daha kötü yapar. Yapsan da yapmasan da işin içinden çıkılmaz bir sonuç ortaya çıkar. Son anda kazandığın şey, sana boyun eğmiş bir sevgili ya da sana veda etmiş bir sevgili olur. Şair de söylemiş zamanında: Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın
Reklam
Bugün de böyle olsun..
Bütün mesele "HİÇ" olabilmekte... youtu.be/6Jw6r4bm05g?si=... Sözleri, sesi ve müziğiyle insanı dinlendiriyor 🌿
İbrahim Kalın
İbrahim Kalın
Karanlığın Çağırışı
Ben böyle olsun istememiştim Ya sana çok yakın Ya senden çok uzak olmalıydım Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum Büyük dağları, derin denizler olsun istiyordum Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim Dağda yanan bir çoban ateşi gibi Gökte bir yıldız gibi Seni görmeli Seni yaşamalı Ve
Kimse yokluğunda bunca sevilmedi Kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar Saçların böyle daha güzel Sen daha güzelsin Gelecek mutlu günlerin ışığında Her şey daha güzel Ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış Yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim Ve seni bin yıl daha Ayrılıklar içinde sevmek isterdim Ama biliyorsun nihayet ben de insanım Umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor Hiç gelmeyeceksin sanıyorum O zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime Katran gibi bir yalnızlıktır sarıyor içimi Yalnızlığımdan utanıyorum
Reklam
Ahmed Arif Anlatıyor...
Bir sevgili, bir anne gibiydi. Ömrümce böyle bir anneye, bir ablaya hasret kaldım. Çıkınını açtı, para vermek istedi bana. Almadım. Cebimde de beş liram var. Keşke alsaydım, ama çok utandım. O da garip...
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Bavul Dergisi
Bavul Dergisi
Bazen olur ya, bir yerlerde bir acı hissederiz. Sebepsiz. Tuhaf bir huzursuzluk. Anlat deseler anlatılmaz, öyleyse evham ettiğimiz söylenir, her şey yolundadır güya. Ölümcül Kimlikler'de şöyle diyor Maalouf: "Yaraların hissedilmesi için, tanımlanmaya ihtiyacı yoktur." Bazı yaralar böyle. Tanımlamaya, anlam yüklemeye lüzum yok. Yaralar da yaşamın bir parçası.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.