Havva dan önce Lilith yaratılmış
Talmud'a göre bu ilk Adem'le yaratılan kadının adı Lilith'dir. Bu kadın kendini Adem'le eşit görüp, onun sözünü dinlememiş ve bir dişi cin olmuş, Erkeklere sataşmaya başlamış. Yakaladığı bir erkeği bırakmazmış. Özellikle ayın 7.günü erkekler için büyük tehlike imiş. Bu (Feminist) Lilith, Sümer aşk Tanrıçası İnanna'nın ağacına yuva yapıp,onu kestirmeyen bir cinin adı. Allah daha sonra Adem'i topraktan ,karısını da kaburgasından yaratıyor. Görüldüğü gibi Tevrat'ta insan 6.günde erkek ve dişi olarak yaratıldığı halde, İkinci yaratılma hikayesinde erkek çamurdan ,kadın onun kaburgasından yaratılıyor. Kur'an'da Kadının erkeğin kaburgasindan yaratıldığı gibi bir bilgi kesinlikle yoktur. Yahudiler ,kadını gereksiz bir yaratık gördükleri için Tevrata böyle bir kaburga hikayesi eklemişler büyük ihtimalle.
Meğer aşk sadece Bir'e imiş... Bir dilbere düşse de gönlün, aşk yalnız O'nun sıfatıymış. Önce kadını, sonra aşkı benzetmiş kendine. Aşk, aşka âşık olmuş. Aşk meğer bir güzel yanağında akseden ilahî bir nurmuş.
Sayfa 194Kitabı okudu
Reklam
Eski Yunanistan’ın Teb şehrinde bir sabah insanları isyan ettiren bir cinayet işlenmiş. Şehrin soylu ailelerinden birinin yakışıklı iyi eğitim almış genç oğlu, avam sınıftan çirkin yaşlı bir kambur tarafından şehir meydanında nedensizce ve vahşice kafasına çekiçle vurularak öldürülmüş. Maktul, şehirde çok sevilen, geleceği parlak, yakışıklı
Sultan mı olmak istersiniz köle mi?
Kimse bu soruya 'ben köle olmak isterim' demez. Herkes sultan olmak ister. Niye? Çünkü sultanlık kıymetli şey. Emrinde insanlar var, bir dediğin iki edilmiyor, tabiri caizse 'mühür sende, Süleyman sensin' Diğerinde kölesin. Bir sultan 'yap' diyor, yapıyorsun, 'gel' diyor geliyorsun, 'git' diyor gidiyorsun, kıyaslanır mı? Kıyaslanmaz. Sultanlık kıymetli ama buna katılmayanlar var. Bizim
Yunus Emre
Yunus Emre
katılmıyor mesela: "Kapında kul var sultandan içerû" diyor. Ne yapacağız şimdi? Mesela
Yavuz Sultan Selim
Yavuz Sultan Selim
HAN katılmıyor: "Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavgâ imiş Bir velîye bende olmak cümleden a’lâ imiş" diyor hünkar. Koskoca cihan padişahı "bu cihan padişahlığı kuru kavgadan ibaret" diyor. "ama bir velinin, bir Allah dostunun bendesi olmak kıymetli" diyor. Üstad
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
de katılmıyor: "Düşünün, ben ne büyük rütbeye tutkuluyum! Çünkü O'nun kulunun kölesinin kuluyum!" Allah Allah! Üstad, Seyyid Abdulhakim Arvasi hazretleri için böyle diyor.
Bu işler genelde böyle olur zaten.
İnsan, yoklukta bulduğunun varlıkta kıymetini bilmez imiş. Kaybettiğini de dünyaları verse geri alamaz imiş.
Türkler "Barak" derlerdi, kara tüylü köpeğe, Böyle ad verirlerdi, büyük soylu köpeğe. Aslında efsaneler, bir köpek anarlardı. Onu da köpeklerin, atası sayarlardı. Bu köpek soylu idi, çok büyük boylu idi, Av çoban köpekleri, hep onun oğlu idi. Kuzey-batı Asya'da güya "İt-Barak" vardı, Türklerse İç Asyada, onlara uzaklardı. Başları köpek imiş, vücutları insanmış, Renkleriyse karaymış, sanki Kara Şeytanmış. Kadınları güzelmiş, Türklerden kaçmaz imiş, İlaç sürünürlermiş, ok mızrak batmaz imiş. Destanda denilmiş ki, Oğuz-Han yenilmişti, Bir adaya sığınıp toplanıp derilmişti. On yedi sene sonra, Oğuz onları yendi. Kadınlar yardım etti, orada savaş dindi. Oğuz bu bölgeleri, "Kıpçak-Beğ❞e il verdi, Bunun için Türkler de, oraya "Kıpçak" derdi... Oğuz Kağan Destanı
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.