"Sen ne kadar iyi bir insan olursan ol, diğer insanların seni sevme zorunluluğu yok. Aynı durum diğerleri için de geçerli. Kimseyi sevmek zorunda değilsin. Böyle düşününce insan daha iyi hissediyor."
Sayfa 87 - Sahi KitapKitabı okudu
Sevme becerisi öz farkındalığı gerektirir
Sevme becerisi özfarkındalığı gerektirir, çünkü sevmek diğer insanla empati kurabilmek, onu takdir edip potansiyelini olumlamak demektir. Sevgi aynı zamanda özgürlük de gerektirir; sevgi özgürce verilmediğinde gerçek anlamda sevgi değildir. Bir kimseyi, başka birini sevme özgürlüğünüz olmadığı yahut sözkonusu kişiyle doğuştan gelen tesadüfi bir kan bağınız olduğu için sevmek sevgi sayılamaz. Bunun da ötesinde, kişi birini sözkonusu insan olmadan yapamayacağı için "seviyorsa" o sevgi isteyerek verilmiyordur; çünkü kişi böyle bir durumda sevmemeyi seçemez. Bu tür özgür olmayan bir "sevgi"nin ayırıcı özelliği ayrım yapmamasıdır: "sevilen" kişinin özelliklerini yahut varlığını bir başkasınınkinden ayırmaz. Böyle bir ilişkide sizi sevdiğini iddia eden kişi tarafından gerçek anlamda "görülmezsiniz"; hatta başka biri dahi olabilirsiniz. Böyle ilişkilerde ne seven ne de sevilen kişi birey gibi davranır; seven kişi özgür değildir, sevilen kişiyse yalnızca sımsıkı tutunulacak bir nesne olarak önem taşır.
Sayfa 230 - OkuyanusKitabı okudu
Reklam
"Ben aşka sahiptim. Öyle bir aşk ki hem de... Benim acımı sadece kaybedenler anlar. Çaresizler anlar. Ben çok iyi bilirim bir hayatın değerini. Çünkü yaşayamadığım bir hayata sahip olunca öğrendim bir yaşamın ne kadar değerli olduğunu. Yaşayamayınca ve yaşatamayınca öğrendim. Bütün hayaller kursağımıza dizilirken öğrendim. Ellerin boş kalmışlığı acıtır kalbi. Yüreğinin gün be gün alışmaya zorlanması mahveder benliği. Unutmak istemezsin ama buna mecbursun. Hayatın devam etmesi diye bir tabir var. Çünkü her gün ölümü hak etmiş oluyorsun. Bu yüzden yaşamalı ve her gün ölmelisin. Çünkü hayat sana bunu layık görüyor. Öl diyor. Ama bir gün değil her gün... Yan istiyor. Öyle böyle değil ateşlerin en kızgınıyla yan istiyor. Sevme istiyor. Bir daha onun gibi kimseyi sevme ki, hayata karşı hep yenik ol istiyor..."
Sevme becerisi özfarkındalığı gerektirir, çünkü sevmek diğer insanla empati kurabilmek, onu takdir edip potansiyelini olumlamak demektir. Sevgi aynı zamanda özgürlük de gerektirir; sevgi özgürce verilmediğinde gerçek anlamda sevgi değildir. Bir kimseyi, başka birini sevme özgürlüğünüz olmadığı yahut sözkonusu kişiyle doğuştan gelen tesadüfi bir kan bağınız olduğu için sevmek sevgi sayılamaz. Bunun da ötesinde, kişi birini sözkonusu insan olmadan yapamayacağı için "seviyorsa" o sevgi isteyerek verilmiyordur; çünkü kişi böyle bir durumda sevmemeyi seçemez. Bu tür özgür olmayan bir "sevgi"nin ayırıcı özelliği ayrım yapmamasıdır: "sevilen" kişinin özelliklerini yahut varlığını bir başkasınınkinden ayırmaz. Böyle bir ilişkide sizi sevdiğini iddia eden kişi tarafından gerçek anlamda "görülmezsiniz"; hatta başka biri dahi olabilirsiniz. Böyle ilişkilerde ne seven ne de sevilen kişi birey gibi davranır; seven kişi özgür değildir, sevilen kişiyse yalnızca sımsıkı tutunulacak bir nesne olarak önem taşır.
Sayfa 230Kitabı okudu
_Prens Said Halim Paşa, Mısır eski valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu ve 1913-1916 arası Osmanlı Sadrazamı olarak hükümetin başıdır. İttihat Terakki üyesi, Meşrutiyetçi ve muhafazakar islamcılığın en öndeki temsilcilerindendir. Meseleleri İslamcılık açısından ele almıştır. Devletin kurtuluşu için batı kanunlarını değil, şeriatın
Bencillik ve kendini sevme
Bencil kişi sadece kendisiyle ilgilidir. Herkesin kendine göre olmasını ister, vermekten hiç tat almaz, almayı sever. Dış dünyaya sadece ondan ne alabileceği noktasından bakar, başkalarının gereksinimlerine karşı ilgisiz, onların onur ve bütünlüklerine karşı saygısızdır. Kendinden başka hiç kimseyi görmez. Her şeyi ve herkesi kendine sağlayacağı yarar açısından yargılar, öz olarak sevebilme yeteneğinden yoksundur. Bu, başkalarına duyulan ilginin, kişinin kendine duyduğu ilginin almaşığı olduğunu kanıtlamaz mı? Eğer bencillikle, kendini sevme aynı olsaydı, bu gerçek olurdu. Ne var ki böylesi bir sanı, tartıştığımız konuyla ilişkin birçok hatalı sonuç çıkmasına yol açacak kadar büyük bir yanlıştır. Bencillik ve kendini sevme, aynı olmak bir yana birbirinin zıddıdırlar. Bencil kişi kendini çok fazla değil, çok az sever, hatta kendinden nefret eder. Üretici olmamasının bir belirtisi olan bu kendinden hoşlanmama ve kendine ilgi göstermeme, onu boş ve huzursuz kılar. Böyle bir kişi mutsuzdur ve kendisine bilinç dışı engeller koyarak, ulaşamadığı doygunlukları öfkeyle yaşamdan kopartıp almaya çabalar. Görünüşte kendisiyle fazla ilgilenmektedir ;aslında bunlar gerçek kimliğine ilgi göstermedeki beceriksizliğinin üstünü örtmek ve gidermek için yapılan başarısız deneylerdir. Freud,bencil kişinin sevgiyi başkalarından alıp kendine yönlendirdiği için narsist olduğunu söylemiştir. Bencil kişilerin başkalarını sevemedikleri bir gerçektir, fakat onlar kendilerini de sevme yetisinden yoksundurlar.
Sayfa 80
Geri14
49 öğeden 41 ile 49 arasındakiler gösteriliyor.