🪕
Bozkırın Tezenesi*
*tezene: çalgıç, mızrap.
Almanya’da yaşadığı dönemde, Yaşar Kemal ‘İnce Memed’ adlı kitabını ‘Bozkırın Tezenesine’ diye imzalayarak Neşet Ertaş’a yollamış. Usta’yı en iyi anlatan ifade de, ilk defa burada kullanılmış.
Ertaş’a ‘Bozkırın Tezenesi’ unvanının verilmesinin altında yatan anlam, Ertaş’a halkın temsilciliği görevinin yüklenmesi ve halkın sesi olmasıdır. Bozkır coğrafyasındaki insanların dertlerine tercüman olan ustamızı rahmetle anıyoruz…
"Hep sen mi ağladın, hep sen mi yandın?
Ben de gülemedim; yalan dünyada
Sen beni gönlümce mutlu mu sandın?
Ömrümü boş yere çalan dünyada
Ah, yalan dünyada, yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada"
#Neşet Ertaş #25 Eylül 2012
Bozkırın Tezenesi, Ölüm yıldönümünde saygıyla anıyorum. Mekanı cennet olsun. 🕊️
Bu kitap, çocuk ve gençlik dönemlerinde yaşadığı şehirde iki sokak ötesinde ismi bilinmezken, ismi kıtaları aşıp dünyaca bilinen ‘Son Ozan Neşet Ertaş’ın hikayesidir..
Sinan Yağmur’un kaleminden Neşet Ertaş’ı okudum. Yaşadığı zorlukları, neden halkın sanatçısı olduğunu, sanat hayatını, aşklarını, ölümüne kadar olanki süreci.
Bunun yanısıra hiç duymadığım ‘Abdallık’ nedir, neden ona ‘Abdal’ deniyor, bununla ilgili de bilgiler vardı..
Neşet Ertaş, kişilik olarak insanlığın vücuda şekil bulmuş haliydi. Halkın sevgisiyle asla şımarmamış, sağlam duruşlu, alçak gönüllü, cömert, ahlaklı bir sanatçıydı. Aşıktı Leylasına, sazına, vatanına..
Kendisinden severek dinlediğim türkülerin hikayelerini, kime niçin yazıldıklarını okudum. Çok ilginçti. Ve çok güzel tasvirleri var; örneğin ‘Sevmiyorsan ümit verme’, dememiş de, ‘Bir kuru hayale yeldirme beni’ demiş. İnceliğe bakar mısınız..
Ozanımızın hayat boyu çektiği yoksulluk, yokluk, hor görülmesi, acılar, vb gibi dertler onu yormuştur.
25 Eylül 2012’de kanserden hayatını kaybeden sanatçımız memleketi Kırşehir’de çok sevdiği babasının ayakucuna defnedilir..Mekanı cennet olsun.
Bizler onun şarkılarıyla büyüyen nesildik. O şarkıların nasıl hangi duyguyla, kime neden yazıldığını anlayabilmek için, bu kitabı okumanız, onun hayatını anlamanız gerekir..
Ve
Sinan Yağmur , bu kitabı ancak o yazabilirdi. Anlaşılır ve abartısız. Keyifle okudum...
Aşkın Son OzanıSinan Yağmur · Kapı Yayınları · 2021187 okunma
Neşet Ertaş...Bir gün TRT sanatçıları ile birlikte Almanya turnesine gider. Turne dönüş birtakım aksilikler yaşanır. Neşet Ertaş trafik kazası yapar. Yugoslavya'da üç ay kadar hapse mahkûm edilir. İşte hapiste kaldığı günlerden birinde, hapishaneye yazarından imzalı bir kitap gelir. O kitap Yaşar Kemal'in "İnce Mehmed" idir, kitabın girişinde ise şöyle yazıyordur: "Bozkırın tezenesine selam olsun geçmiş olsun." İşte o gün Yaşar Kemal'in el yazısından tüm Türkiye'ye yayılır bu hitap: BOZKIRIN TEZENESİ.
Yaşar Kemal soğumaz, sönmez.
O, Neşet Ertaş için “bozkırın tezenesi” demişti. Biz de O’nun için söyleyelim aynı sözü; Türkçenin tezenesi, coğrafyanın meydan sazı, mazlumun avazı.
‘’Derdin devası belki de aynı derdi üstlenmiş bir kişiyle buluşmakla belirir?’’ (s. 11)
1866 St. Peterburg’una gidip
Fyodor Dostoyevski’nin sigarasını yaktıktan sonra onunla birlikte kumar masasına oturup aşktan, yalnızlıktan ve toplumsal problemlerden konuşmak ister misiniz?
Veya 1968’e gidip Bozkırın Tezenesi