"İnsan kendisiyle ilgili kusurları aramakla ne kadar meşgulse karşısında mükemmele yakın bir insan olsa dahi ondaki ufacık şeyleri büyütüyor ve ondan uzaklaşmanın yollarını arıyor."
Hayata geliş amacımız ne bilmiyorum ama neden gelmediğimizi biliyorum.
Mutlu olmak için hayata gelmiyoruz. Çünkü dünyada her şey bir karşıtıyla var oluyor. Mutsuzluk olmadan salt mutluluğun hiçbir anlamı yok. O yüzden bu arayışlara girerken, ilişkide veya hayatta, sonuca odaklı şeyler yapmamak en doğrusu. Çünkü bu sefer süreçte öğrendiğin her şeyi bir kenara itiyorsun. Üstüne bir de hayal kırıklığı yaşadığın zaman hayatın darma duman oluyor.
Mutluluk değil amaç, mutluluğu ararken öğrendiklerimiz. O geçen sürede hayatımıza değen insanlar, onlarla paylaştıklarımız asıl önemli olan. Eğer bunları kaçırırsak mutluluğun da hiçbir anlamı kalmaz.
Türk milleti siyasi sınırlarla ölçtüştürülmesine imkan olmayan Adalar Denizi’nden ve Tuna’dan Altayların ötesine kadar uzanan geniş dünyada yaşayan yaratıcı millettir. Bu köklü millet, bir takım maskaraların tabirleri ve taktikleriyle dillerinin zorla değiştirilmesi ile ve bozulmasıyla yurtlarından sürgün edinmekle bölünmez, yok olmaz.
Sürülseler de, dilleri bozulup değiştirilse de günün birinde yeni bir Bozkurt doğup Türk ellerini kurt başlı sancak altında birleştirir, değişen lehçeleri tek bir edebi Türkçe haline sokar, Türk’ten boşaltılan Türk ülkelerini Türklerle doldurur. Yoksun budunu bay kılar, Azlık milleti çok eder, geri kalmışı en ileri ve üstün seviyeye ulaştırarak tarihin önüne geçilmez zaruretini gerçekleştirir.
Kişisel gelişim türünün üstüne çıkmış ek olarak verilen bilgi paylaşımı ve hayattan örnekler ile süslenmiş başarılı bir eser oluşturulmuş.
Okumaya başlarken ilk önce kusurun hem kelime anlamı hem de felsefi anlamı ile öğrenip daha sonra bu kusurun insanlar üzerindeki etkisini , toplumun baskısı ile bakış açısını kavrıyoruz .
Birey olarak ilk
İnsan dünyada dini, şerefi ve vatanı için yaşar. Ecdadın huzuruna, erenlerin huzuruna, evliyalar huzuruna yüzü kara varmaktansa şehit gömleğiyle varmak daha evladır.
İşte Osmanlı'nın mirası...
Köhnemiş ortamlarda miskin miskin oturup ecnebi sahiplerinin kültürel artıklarıyla oyalanıp durmak. Her şeyin en altı, en kötüsü sunuluyor onlara ki asla gelişemesinler. Kötülük ruhlarına işlesin