Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bilmiyordu kadın, adamın hangi acılardan geçtiğini bilmiyordu. Ruhunun hapsolduğu prangaların her gece nasıl bir işkenceyle yüreğini sıkıştırdığından habersizdi. Atmayı çoktan unutan kalbinin bozuk bir saat gibi hep aynı sancıyla kıvrandığını nereden bilebilirdi ki?
Omca YayınlarıKitabı okuyor
“Bu meydanı seviyorum, nabızdan nabıza atlamayı, güneşi herkesten önce karşılamayı, en son batıran olmayı. Durmuş bir zamanın müebbet bekçiliğini. Seviyorum...”
Sayfa 51 - On8 Kitap, “8. Bölüm”
Reklam
Biyolojik olarak yirmi dört saatlik zamanı içeride otuz altı saat geçirmiş kadar yaşlanarak geçiriyoruz. Neticede her yıl belki bir yıllık değil, bir buçuk yıllık yaşlanıyoruz. Gençlere bakın, elli yaş üstü, kronolojik olarak kendilerinden yirmi-otuz yaş yaşlı ebeveynlerinden daha hastalıklı durumdalar. İşte bunun en büyük ve göz ardı edilmiş sebebi sirkadiyen iç saatimizi bozacak yaşam şeklidir. Bu durum gençlerin sözde "modern" hayata doğuştan maruz kalmaları ve işlenmiş gıdaları tüketmelerinden kaynaklanıyor gibi görünse de kötü ışık ve bozuk sirkadiyen sistem kötü yiyeceklerden daha hızlı yaşlandırır. Öyle ya, iç "saat" ileri sarıyorsa biyolojik zamanı nasıl kontrol edebiliriz ki...
-Kurnazlık bozuk para gibidir: Onunla büyük şeyler satın alınmaz. Bozuk para ile bir insan ancak birkaç saat yaşaya bilir. Kurnazlıkla bir şeyi gizleyebilirsiniz, bir adamı aldatabilirsiniz, ama onunla geniş bir ufka varamazsınız, büyük olayları bir sonuca götüremezsiniz. Kurnazlık kısa görüşlü dür: Burnunun ucundakini iyi görür, fakat çok defa insanı başkaları için hazırladığı tuzağa düşürür."
Hayat yine o ağır ve aktığı belli olmayan halini almıştı. Bozuk bir saat gibi konuşmuyordu.
“Ayar, saniyenin peşinde koşmaktır!” derdi. Bu demektir ki, iyi ayarlanmış bir saat, bir saniyeyi bile ziyan etmez! Halbuki biz ne yapıyoruz? Bütün şehir ve memleket ne yapıyor? Ayarı bozuk saatlerimizle yarı vaktimizi kaybediyoruz. Herkes günde saat başına bir saniye kaybetse, saatte on sekiz milyon saniye kaybederiz.
Reklam
Kapalı büyüyen və bu şekilde bütün tabii arzu və ihtiyaclarını içinde hapsetmeye mecbur olan genc kız ,gayet tabii olarak, sinirli ve manen bozuk bir mahluktu.Anası onu gezmeye götürürken bir saat saçlarını düzeltmeye uğraştığı halde ne ana ne babasının aklına bu kafanın içi ile de bir parça meşgul olmak düşüncesi gelmemişti.
Hile bozuk para gibidir: Onunla büyük şeyler satın alınmaz. Bozuk para ile bir insan ancak birkaç saat yaşayabilir. Hile ile bir şeyi gizleyebilirsiniz, bir adamı aldatabilirsiniz, ama onunla geniş bir ufka varamazsınız, büyük olayları bir sonuca götüremezsiniz. Hile kısa görüşlüdür: Burnunun ucundakini iyi görür, fakat çok defa insanı başkaları için hazırladığı tuzağa düşürür.
Ne de olsa, atasözünde dendiği gibi, bozuk bir saat bile günde iki kez doğruyu gösterirmiş.
Kapalı büyüyen ve bu şekilde bütün tabii arzu ve ihtiyaçlarını içinde hapsetmeye mecbur olan genç kız, gayet tabii olarak, sinirli ve manen bozuk bir mahluktu. Anası onu gezmeye götürürken bir saat saçlarını düzeltmeye uğraştığı halde, ne anasının, ne babasının aklına bu kafanın içi ile de bir parça meşgul olmak düşüncesi gelmemişti. Onlar işportaya konan bir elma gibi onu süsleyip temizlemişler, parlatmışlar, sonra yağlı bir müşteriye okutmuşlardı. Kız yetiştirmekten de gaye bu değil miydi?
Reklam
Düşün Hayri İrdal, düşün aziz dostum bu ne sözdür? Bu demektir ki, iyi ayarlanmış bir saat, bir saniyeyi bile ziyan etmez! Halbuki biz ne yapıyoruz? Bütün şehir ve memleket ne yapıyor? Ayarı bozuk saatlerimizle yarı vaktimizi kaybediyoruz.
Kurnazlık bozuk para gibidir. Onunla büyük şeyler satın alınmaz. Bozuk para ile bir insan ancak birkaç saat yaşayabilir. Kurnazlıkla bir şeyi gizleyebilirsiniz, bir insanı aldatabilirsiniz, ama onunla geniş bir ufka varamazsınız, büyük olayları bir sonuca götüremezsiniz. Kurnazlık kısa görüşlüdür. Burnunun ucundakini iyi görür, fakat çok defa kişinin kendisini, başkaları için hazırladığı tuzağa düşürür.
Sayfa 270 - İasos KitapKitabı okudu
Kapalı büyüyen ve bu şekilde bütün tabii arzu ve ihtiyaçlarını içinde hapsetmeye mecbur olan genç kız, gayet tabii olarak, sinirli ve manen bozuk bir mahluktu. Anası onu gezmeye götürürken bir saat saçlarını düzeltmeye uğraştığı halde, ne anasının, ne babasının aklına bu kafanın içi ile de bir parça meşgul olmak düşüncesi gelmemişti. Onlar işportaya konan bir elma gibi onu süsleyip temizlemişler, parlatmışlar, sonra yağlı bir müşteriye okutmuşlardı. Kız yetiştirmekten de gaye bu değil miydi?
Kapalı büyüyen ve bu şekilde bütün tabii arzu ve ihtiyaçlarını içinde hapsetmeye mecbur olan genç kız, gayet tabii olarak, sinirli ve manen bozuk bir mahluktu. Anası onu gezmeye götürürken bir saat saçlarını düzeltmeye uğraştığı halde, ne anasının, ne babasının aklına bu kafanın içi ile de bir parça meşgul olmak düşüncesi gelmemişti. Onlar işportaya konan bir elma gibi onu süsleyip temizlemişler, parlatmışlar, sonra yağlı bir müşteriye okutmuşlardı. Kız yetiştirmekten de gaye bu değil miydi?
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.