En olmadık yerde oluruna bırakılmıştı hep. Yüzsüzlüğünden tükürülecek bir yüzü bile kalmayan insanlar tanımıştı. Onların neden bu kadar karaktersizleştiğini düşündü. Acaba o çoğunluk haklıydı da azınlıkta kalanlar mı suçluydu? Seçimlerimizi yaparken hep yanlışa mı düşürüyordu hayat bizi? Neden hep aradıklarımızı kaybedip, aramadıklarımızı buluyorduk? Umutla beklerken, umutlar azalıp azalıp, yok olmaya başladığında, aramaktan vazgeçip bulduğumuza razı oluyorduk. Razı olduğumuza tam alışmaya başladığımızda ise aradığımız kişi karşımıza çıkıyordu. Allak bullak oluyordu her şey. Ve biz düzeni düzensizliğe tercih ediyorduk çoğu zaman. Bu yüzden beklediğimizi hak etmediği yere gönderiyor, razı olduğumuzla, hiç de razı olmadığımız bir hayat sürüyorduk. YA ÜMİTLERİMİZ ERKEN BİTİYORDU, YA BEKLEDİKLERİMİZ GEÇ GELİYORDU...
Bir günümde sen vardın yine sancılarla ağıt yaktım! Bu günümde yalnızım Rabbim yalanlara kandım ben… Bir şarkı yaptım dostum oldu arkasından ağlayandım, Ve bulandım duygularla arkasından kalbe kilidi bağlayandım. Anlatılmaz bir gecemde karanlık gökyüzüm var, Evde romantik bir hava dışarda aç yatan var. Söz veripte tutamadın mı geçmişe dönenmi
Reklam
….George’un sesi pekleşti, tok bir tona büründü, kelimeler çok söylenmiş, çok tekrarlanmış olduklarını belli edercesine, düzenli bir biçimde dökülmeye başladı ağzından. “Bizim gibi çiftlik ırgatlığı yapanlar, dünyanın en yalnız insanlarıdır hep,” dedi. “Ne aileleri vardır, ne de yerleri yurtları. Bir çiftliğe gelir, çalışır didinir, biraz para kazanır, sonra kente inip o parayı deve yaparlar. Bir de bakarsın, kuyruğunu kıstırmış, başka çiftliğe gidiyor. Yaşamdan bekledikleri hiçbir şey yoktur.” Lennie keyfinden bayılmıştı. “Tamam. Tamam! Şimdi de biz nasılız, onu anlat.” George devam etti: “Biz onlar gibi değiliz. Bizim bir geleceğimiz var. Derdimizi paylaşacak, bizi seven biri var. Başımızı sokacak yer bulamadık diye barlara dalıp paramızı son kuruşuna kadar harcayanlardan değiliz biz. Öyleleri hapse girse, kimsenin umurunda olmaz. Ama biz öyle değiliz.” Lennie atılıp onun sözünü kesti: “Biz öyle değiliz! Neden değiliz? Çünkü sen bana bakarsın, ben bana bakarım da ondan.” Sevinçle güldü.
Sorunun boyutunu ve ivediliğini görmek gerekir. Günlük hayatları oldukça sakin ve güvenli yerlerde geçen bizler için, Ruanda, Bosna veya Kasova'nın dehşeti gerçek değilmiş gibidir. Mezalimler akıldan çıkarılabilir. Televizyon haberleri işkence beye katliamları anlatır ve sıra siyasi bir skandala yada spora geldiği zaman bir rahatlama hissederiz.Biz seyirci kalanlar, kafanızı başka yöne çeviririz. Her zulmü bastırmak, dünyanın temelde katlanabilir bir yer olduğu şeklindeki aldatmacanın devam ettirilmesini sağlar.Fakat yine de, siz bu cümleyi okurken, bazı yerlerde insanların öldürülüyor ve bazılarında da işkence görüyor olacakları hemen hemen kesindir.
Sayfa 615Kitabı okudu
"Bazı korkunç yalanlar sürüp gider..."
Bazen kitaplarda denk geliyorum, bazı insanlar okumalarına ara verirken en son okuduğu kelimeyi kalemle çiziyor. Kitap okuru iyidir, candır da bunu yapanlar hariç :) Ya insan bu kadar mı üşengeç olur. Ne olacak kaldığın sayfayı baştan oku yani. Sanki müthiş bir hafızaya sahip de o kelimeden devam edince önceki bölümler hemen aklına gelecek. Bari cümleyi çiz. Bu arkadaşlardan daha kötü bir okur varsa o da kaldığı sayfanın köşesini kıvırıp kitaba zarar verenlerdir. Sanki ondan sonra kimse okumayacak o kitabı.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.