Dünyadan göçüp gidene kadar katlanacağım belki de, diyorum. Yaşlılığın durgunluğu, bütün rahatsız edici sorulara her gün daha büyük bir direnme gücü getirecek. Ve belki de sessiz sedasız, gürültüsüz, gerçekten rahatça denilebilecek şekilde öleceğim, huzur içinde bekliyorum o anı. Hayran olunası güçte bu yürek, hiçbir zaman sonuna kadar kullanamadığımız bu ciğerler, sanki kötülük olsun diye verilmiş biz köpeklere; bütün sorulara, hatta kendi sorularımıza rağmen yaşamaya devam ediyoruz, sessizliğin sağlam siperleriyiz çünkü.
s.22
...
"Çağrıları duyarız, ama gerçekten önemsemeyiz asla
Gelecek için umutlanırız,
ama gelecek bir plandan ibarettir yalnızca.
Bilgeliği düşleriz.
ama her gün kaçıp uzaklaşırız yanından.
Bir kurtarıcı gelmesi için yalvarırız,
ama bizim elimizdedir kurtulmak."
"Ve biz hâlâ uyuyoruz."
"Ve biz hâlâ uyuyoruz."
"Ve biz hâlâ uyuyoruz."
"Ve biz hâlâ uyuyoruz."
"Ve biz hâlâ uyuyoruz."
...
s.124,125
Anlaşamayacağımızı anlarsak veda eder ayrılırız... Bu o kadar mühim bir felaket mi? Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hâlâ kabul edemiyor musunuz? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. Halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerindekini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz. Herkes tabi olanı kabul eder, ortada ne hayal sükûtu, ne inkisar kalır...
s.93
... çünkü bu bir gerçek, yüzleşebilirsek, yalnız başına yol aldığımızı, ilişkimizin sadece erkekler ve kadınların dünyasıyla değil, gerçeklerin dünyasıyla olduğunu bilirsek, o zaman fırsat doğacak...
s.123