Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Son derece güzel bir İkinci Dünya Savaşı romanı daha.
Paul Gericke adındaki bir Alman denizaltı subayı bir baskından sonra yakalanır.
Bu arada Deutschland adındaki bir gemi de bandırasını değiştirerek Brezilya'dan Almanya'ya iltica için yola koyulur.
Savaş bütün hızı ile sürerken kitabın ilerleyen bölümlerinde yaşananlar, insanların robot olmadığını ortaya koyan bir tablo çizilmesine vesile olacaktır.
Macera romanları sevenlerin mutlaka okuması gereken bir roman
Aslı Erdoğan'ın okuduğum ilk kitabı. Türk yazarların Türkiye'yi anlatmalarına alışmışız hep, bu açıdan yazar Brezilya'nın Rio de Janeiro şehrini anlatmasıyla beni fazlasıyla şaşırttı. Kitabı bitirdikten sonra yazarın biyografisine baktığımda gördüm ki gerçekten de Brezilya'da yaşamış, yoksa o şehri böylesine iyi bir anlatımla anlatamazdı diye düşünüyorum. Fazlasıyla kasvetli olan kitapta, Rio'nun karanlık yüzünü karakteri Özgür'ün ağzından anlatıyor Aslı Erdoğan. Kesinlikle özgün ve akıcı bir dili var ama kitabın konusunu beğenemedim. İnsanı Rio'dan soğutan, yalnızlık kokan ve şehrin varoşlarını anlatan iç karartıcı bir kitap bu, bu nedenle aynı şekilde depresif bir zamanınızda okumanız belki de daha iyi olacaktır.
Bu kitap cidden mükemmeldi! İnişler, çıkışlar, entrikalar, sırlar! Hafif bir Brezilya dizisi tadı sezdim ancak bu o kadar da rahatsız etmedi. Eva ile Gideon'un bir ayrılıp bir barışması beni deli etse de kitabın son yüz sayfasında aklımdan geçen şey "Yok artık, bu da böyle miymiş be! Oha artık!" oldu. Sürprizlerle dolu bir kitap ve birinci kitaptan kat kat iyi olduğunu söyleyebilirim!
Şimdi efendim neresinde baslayayım bılemedım...
Polısıye roman severlerı tatmın etmesı mumkunken cevırmen yuzunden dıbe batırılmıs bır kıtap...
Kıtapta heyecanın doruga cıkması gereken yerlerde uzun cümlelerle basit bir anlatım yapmış, daha ılk satırlarda bos bır cumle ıle karsı karsıya kaldıgınızı fark edıyorsunuz ve bu da tum heyecanın
Natalie Reyes bir konferans için gittiği Brezilya da dar bir ara sokakta gaspa uğrayıp gözlerini hastanede açıyor.Kurgu burada sizi esir alıyor.Bir organını kaybettiğini anlaması uzun sürmüyor.Organ mafyasının zengin müşterilerini memnun etmek için başkalarının canını hiçe sayması ve alt yapı hazırlıklarını okuyunca,sizin de kanınız hızlanacak...
Kitaplardan veya filmlerden aldığımız keyif tabi ki bizim o anki halet-i ruhiyemizle yakından ilgilidir ancak sadece buna bağlı da değildir.
İşin içinde çok fazla şans faktörü vardır.
Mesela Altıncı His'i (imdb.com/title/tt0167404...) seyretmeden yani "ana adam ölüymüş ya laaaa" diye en entelinden yorumumuzu yapamadan ( çaktım en babasında spolier'i.Gerçi bu zamana kadar seyretmediysen,sana müstahak... ) Diğerleri (imdb.com/title/tt0230600...) filmini seyretseydik,filmi yere göğe sığdıramazdık.
Burada da Semerkant gibi bir edebiyat şaheserinden sonra bu kitabı okuyunca sadece keyifle okunur diyebiliyoruz.
Eyvallah, kitapları karşılaştırmak abesle iştigal desek de sonuç olarak bir Alex değil demekten de kendimizi alamıyoruz.
Yazarımız Arap kökenli olmasına rağmen oryantalizmin balından kaymağından epeyce fazla yararlanıp,içine tarihi olay ve şahsiyetleri harmanlayarak tatlı bir masal anlatıyor.
Bazen sanki farklı bir kitaba geçtiğinizi sanıyorsunuz.
Çok gereksiz bir biçimde her bölümün sonundaki merak uyandırıcı cümle sayesinde; bir yandan Dan Brown kitaplarını, bir yandan da Brezilya pembe dizilerini ;İstanbul'daki ilginç olaylardan bahsettiğinde Reşad Ekrem Koçu kitaplarını; ve son olarak, kahramanımız inanılması çok güç, birbirinden çok farklı olaylara karıştığından ve her bir olayda yeni bir yengemiz ona eşlik ettiğinden Henri Charriere'nin Kelebek romanını hatırlıyoruz.
Cebren okutunuz efenim,ama ölüm gibi..... Sırasıyla olsun daha makbul olsun.....
