Bir insan bir hikâyenin, hayali bir dünyanın içinde yaşayacak kadar şanslı olduğunda, bu dünyanın tüm acıları yok olur. Çünkü hikâye sürdüğü müddetçe, artık gerçeklik yoktur.
Karşındaki insanın senden daha iyi, daha üstün biri olduğunu sandığın zaman böyle olur. Kendini düşünmez olursun ve çok geçmeden artık kendi hayatına sahip olamazsın. Bunun farkına bile varamazsın.
..bir hikayesi vardır artık ve insan bir hikayenin içinde, bir hayal dünyasında yaşayabilecek kadar şanslıysa, gerçek dünyanın acıları sona erer. Çünkü hikaye devam ettiği sürece gerçek yoktur.
Yeni bir yaşam tarzı sürmek istiyorum, hepsi bu. Dünyayı değiştiremiyorsam hiç değilse kendimi değiştirmeye çalışabilirim. Ama bunu tek başıma yapmak istemiyorum. Kabahat benim olsun ya da olmasın zaten fazlasıyla yalnızım…
Harry: Ha dünya. Tamam tabii. Söylemeye bile gerek yok. Dünya kokuştu. Herkes biliyor bunu. Ama o kokuşmuşluğa bulaşmamak için elimizden geleni yapıyoruz, öyle değil mi?
Tom: Hayır, yapmıyoruz. İstesekte istemesekte boğazımıza kadar batmışız. Pislik her yanımızı sarmış; ne zaman başımı kaldırıp çevreme baksam, midem bulanıyor. Hüzün ve mide bulantısı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, hiç değilse birkaç yüzyıl dünyanın durulacağı sanıldı.Ama hala birbirimizi,öyle değil mi ? Hala eskisi kadar nefret ediyoruz birbirimizden.
Ölüler için sürekli üzülün. İyi erkekler ve kadınlar için üzülün. Gövdeleri tükenip giden yaşlılara üzülün. Vakitsiz ölen gençlere üzülün. Ölümün bizi dünyadan çekip almasına izin veren dünyaya üzülün. Üzülün!
Ve hepimiz öylesine kendini beğenmiş, öylesine kendimizden hoşnutuz ki, dünyanın yarısı açlıktan kırılırken yardım etmek için parmağınızı bile oynatmıyoruz.
Çevremizdeki dünya ne kadar da çabuk değişiyor;zaferimizle övünmeye bir anlık zaman bırakmadan bir sorunun yerini ne kadar da çabuk yeni bir sorun alıveriyor.