Kitabın filmini daha önce izlemiştim. Bu nedenle kitabı okurken sahneler gözümde canlandı. Kitabın son bölümünde Bruno’ya ne olduğu filmde daha net bir şekilde sahnelenmişti. Kitapla ilgili sadece buraya değineceğim.
Yazar kitabın sonunda ”Bu olanlar çok uzun zaman önce oldu, böyle bir şey asla bir daha olmaz. Bu zamanda ve bu çağda.” diye bitiriyor cümleyi. Peki gerçekten öylemi ?
Bir bakalım yaşadığımız dünyaya ve "ülkeye". Myanmar’dan Suriye’ye, Doğu Türkistan’dan Irak’a, Afrika’da birbirine kırdırılan halklardan iliğine kadar sömürülen insanlara… Zalimlerden kaçmak için, mülteci olma pahasına, ülkesini terk edip Akdeniz’de, Ege’de, Meriç’te batan botlardan dolayı boğulan insanlara, masum canlara…
Ne diyordu Serenat’ta Livaneli, “Her iktidar öldürür ! Kimi daha az, kimi daha çok”.
"Keşke beraber oynayabilseydik," dedi Bruno uzun bir sessizlikten sonra. "Sadece bir kez. Hatırlamak için..."
Çocukların oyunlarını ÇALAN tüm zalimlerin, diktatörlerin yerle bir olması duası ve dileğiyle.
İyi okumalar
Filistin meselesinden girip yahudi soykırımlarına araştırma yaparken toplama kamplarına bakıyordum. Ve karşıma Nazi Almanyasının en büyüğü olan 3 milyon
Polonyalı Yahudi'nin öldüğü Auschwitz geldi. (kitapta Out-With diye geçer Führer de Fury diye ) Derken okuduğum makalede tavsiye kitap olarak Çizgili Pijamalı Çocuk çıktı. Uzun zamandır okumalıyım derken bugün bir yerden bir kitap indirimi geldi hemen kullanayım dedim ve aldım. Şuan bu satırları yazarken gözlerim doldu desem inanmazsınız. Auschwitz toplama kampı insanoğlunun en ağır koşullara bile direnilebileceğini gösteren en büyük örnektir.
Oldum olası çocukların gözünden hikayeler etkilemiştir beni. Bu kitapta da toplama kampında Hitler'in askeri olan rütbeli bir komutanın küçük çocuğunun gözünden Yahudi soykırımının tahlileri var. Kamp ile evlerinin ayıran tel örgülerden karşıda oynayan çocukları gören Bruno (askerin oğlu) oraya gider ve Yahudi çocuk Schmuel ile tanışır. Bu ikili diyaloglarla kitap sürükleyici bir şekilde son bulur.
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Öncelikle bu kitabın bir çocuk kitabı olarak kategorilendirilmiş olması beni gerçekten şaşırttı. Ben asla bir çocuğa bu Nazi vahşetinin okutulmasını tavsiye etmiyorum... Bruno' nun masumiyeti maalesef nazi vahşetini gizlemiyor. (Kişisel görüşüm)
***
Aslında bakarsanız hiç büyümek istemezdim. Bazı düşünceleri hiç görmemiş, bilmemiş olmayı
Güç savaşının, insanı insanlıktan nasıl çıkardığına şahit olduğumuz bu hikayede, mülteci kampında yaşayan Yahudilere neler yapılıyor? Çizgili Pijamalı Çocuk; ırkçılığı konu alan, çocuklar için tehlikeli, yetişkinler için ise oldukça etkileyici bir roman.
John Boyne, II.Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın
Yıl 1943. Cani Hitler ve Nazi canavarları Polonya' nın, Auschwitz toplama kampında. 15 Nisan 1934 doğumlu, 9 yaşındaki Schmuel' de bu kamptaki esirlerden sadece biri. Ne tesadüf ki yine 15 Nisan 1934 doğumlu, 9 yaşındaki Bruno' nun, Nazi güçlerinde asker olan babası da görevlendirmeyle bu kampa gönderileceklerden.
Babasının bu
Binlerce yıldan sonra, gelişimini 50.000 yıl önce tamamlayan insanoğlu; beyin ve zeka olarak genetik değişimine uygun hızla gelişseydi şu anda galaksiler arasında seyahat ediyor olurduk.
– 2. Mısır İmparatorluğu dönemi fizikçi ve gök bilimci Kamose-Menes, anıt mezarların ve piramitlerin ölümden sonra, oralara gömülen kimseyi canlandırmayacağını
"Tam olarak fark neydi? Hangi insanların çizgili pijama, hangilerinin üniforma giyeceğine kim karar vermişti?"
Savaş, hırs, nefret, ırkçılık gibi birçok kavram çocukların sözlüğüne ait değildi, olmamalıydı da. İnsanlar arasında ayrım yapamazlardı onlar. Daha öğretilmemişti ki onlara. Eğer tanışmaması gereken iki çocuk karşılaşırsa
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Giordano Bruno
"Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar."
(17 Şubat 1600 yılında görüşlerinden dolayı yakılarak öldürülmüştür.)
İlk kez bu kadar sade bir hikaye okudum. Fakat bu sadeliğe rağmen muazzam da bir duygu yoğunluğuna sahip idi. Üstelik üslubu da çok yalın ve yine buna rağmen imge, tespit ve masajları da çok güçlüydü. Eserin beni en çok etkileyen özelliği ise bir çocuğun ruh dünyasını -sanki bir çocuğun bedeninden yazılıyormuşçasına- yetkin bir şekilde tasavvur edebilmesiydi.
Öyleki ne Bruno ile ne de Shmuel hatta Gretel ile özdeşleşmekte hiç zorlanmadım. Onlarla çoğu kez ve aynı durumlara aynı tepkileri verdim. Hatta muhakemelerimiz, komplekslerimiz, tavırlarımız dahi aynıydı. Adına empati mi denir bilmiyorum ama ilk kez karakterleri bu kadar yakından tanıdığımı farkettim.
Diğer yandan eser, kurgusuyla, Alman aile ve toplum yapısını da ziyadesiyle sağlam bir şekilde tasavvur ediyor ve insan, eseri okuyunca “bu alman kolektif bilincinden de ancak böyle bireyler yetişebilirdi” demeden edemiyor.
Yazarın “sana anlatmak istediklerim var ama ben anlatamam sen anlamalısın” dediğini bütün satırlarından işittim.
Ve tüm bu ağır basan özelliklerine rağmen kurgu da tamamen arka plana itilmiş değildi. Zira fevkalade etkileyici bir son ile nihayete erdi. Hatta etkisi ise uzun süre ruhumu eseri etmeye devam edecek gibi...
Evet, öyle duygusal bir son ki bu, “bir şeyler yapmak gerek” güdülemesinden bir müddet yerimde duramadım. “Hissedebiliyorsan insansın” sözündeki gerçeği en deruni idrakim ile gerçekledim...
“Hiçbir suç kimliğe ait olmadığı gibi hiçbir kimlik de insanı masumlaştıramaz. Zulmeden de zulme uğrayan da tek tek bireylerdir...”
...
Bu eseri, bütün kitap severlere muhakkak öneriyorum.
“Meclisteki bireyler açıkça kitapları yakmanın işe yaramadığını, yazarların yakılması gerektiğini söyledi.”
Jean-Jacques Rousseau
*
Yazının icadından; Kil tabletlere, Kil tabletlerden; Rulo Papiruslara, Kodekslere, İpek Yazmalara, Kitaplara… Dünden, bugüne ve yarına... Ateşin çemberinden, kitabın tarihine bir
Sayfa 35 - Yapı Kredi Yayınları/ Kategori: Edebiyat, Öykü, fantastik Modern Klasikler/ Çeviren: İlknur Özdemir / 6.Baskı: İstanbul Kasım 2020Kitabı okudu