1979 İran İslam Devrimi’ni destekleyen ABD, aynı yıl daha Sovyetler Afganistan’ı işgal etmeden önce Afganistan’da radikal İslamcı Taliban’ın gelişimine bizzat destek olmuştur. Örneğin ABD Başkanı Carter’in Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski, Afganistan’daki İslamcı mücahitleri silahlandırmıştır. Brzezinski, Amerikan silahlarını bizzat kendi elleriyle Usame Bin Ladin’e teslim etmiş, hatta bununla da yetinmeyerek silahların nasıl kullanılacağını Ladin’e bizzat göstermiştir.
Sosyal açıdan batı hadaratı laikliğin sorunları:
"Cinselliğin yaygınlaşması, 'baskın hayat biçimi' hâline geldiği ve toplumun temel müesseselerinden olan aile binasını tehdit ettiği için tek ebeveynli aile sayısını artırmakta ve bunun neticesi olarak da toplumsal bütünleşmeyi azaltmaktadır. Cinsel sapkınlığın yaygınlaşmasının yan ürünü olan AIDS hastalığının yaygınlaşmasından da
Sayfa 58 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kitle iletişim araçları bu açıdan özellikle önemli bir rol oynamış, az düzeyde bile olsa insan kaybıyla sonuçlanan her türlü seçici güç kullanımına karşı güçlü bir tiksinti doğurmuşlardır. İaveten, hem Amerika hemde Batı Avrupa, toplumsal eğlence düşkünlüğü ile toplumda dini değerlerin belirgin kaybının yarattığı kültürel sonuçlarla başa çıkmakta zorlanmışlardır. (Bu noktada, 1. Bölüm'de özetlenen, imparatorluk sistemlerinin gerilemesiyle benzerlik çarpıcıdır.) Bundan doğan kültürel bunalım uyuşturucu maddelerin yayılması ve özellikle Amerika'da ırk sorunuyla bağlantısı nedeniyle şiddetlenmiştir.
Sayfa 289Kitabı okudu
Ancak Çin'in stratejik hesaplarına göre, uzun vadede Amerikan hegemonyası devam edemeyecektir. Her ne kadar Özellikle askerler başta olmak üzere bazı Çinliler Amerika'yı Çin'in amansız düşmanı olarak görme eğilimindeyseler de, Pekin'de egemen olan beklenti, Japonya'ya aşırı güveni nedeniyle Amerika'nın bölgesel olarak daha da yalıtılacağı ve bunun sonucunda Amerika'nın Japonya'ya bağımlılığının daha da artacağı, ama böylece Amerika-Japonya çelişkilerinin ve Amerika'nın Japon militarizminden korkusunun da artacağı şeklindedir.
Sayfa 237Kitabı okudu
Çin Amerika'yı bölgedeki mevcudiyeti Japonya'daki egemen konumuna dayanan, Çin nüfuzunu engellemeye çalışan dünya egemeni olarak görmektedir. Çin Dişişleri Bakanlığı'nda çalışan Çinli bir analistin sözleriyle: "Amerika'nın stratejik hedefi tüm dünyaya egemen olmaktır Avrupa ve Asya kıtalarinda lider konumuna tehdit oluşturabilecek herhangi büyük bir gücün ortaya çıkmasıoa müsamaha gösteremez." Bu nedenle, olduğu sey ve bulunduğu yer nedeniyle, Amerika Çin'in doğal müttefiki olmak yerine kosullar gereği, düşmanı olmaktadır.
Sayfa 233Kitabı okudu
Toparlamak gerekirse, 2020 yılında ve en iyi şartlarda bile, Çin 'in küresel gücün temel boyutlarında gerçekten rekabet edebilir olması muhtemel değildir. Ancak, böyle olsa bile, Çin Doğu Asya'da baskın bölgesel güç olma yolundadır. Bu alanda zaten halihazırda jeopolitik olarak egemendir. Askeri ve ekonomik gücü, Hindistan haricinde, komşularınınkini gölgede bırakmaktadır. Bu nedenle, tarih, coğrafya ve ekonominin buyruklarına uyarak bölgede kendini daha fazla ifade etmesi çok doğaldır.
Sayfa 227Kitabı okudu
Reklam
Japonya için Amerika, ülkenin yıkıcı bir yenilginin ardından güven içinde toparlanabileceği, ekonomik momentumunu yeniden kazanabileceği, adım adım dünyanın ana güç lerinden biri olma konumuna ilerleyebileceği bir barınak olmuştur. Ama bu barınak Japon eylemlerinin özgürlüğüne de sınır koymaktadır. Bu da dünya çapında bir gücün aynı zamanda himaye altında bir ülke olması paradoksunu yaratmaktadır. Japonya için Amerika, Japonya'nın uluslararası bir lider olarak ortaya çikmasında can alıcı ortak olmayı sürdürmektedir. Ana aynı zamanda Amerika Japonya'nun güvenli ğinde ulusal itimadının olamamasının da sebebidir. Bu durum daha ne kadar sürebilir?
Sayfa 212Kitabı okudu
Sonuç olarak, Orta Asya'omn geleceği karmaşık durumlar bütünü tarafindan belirlenecektir. Devletlerin kaderi, Rusya, Türkiye, İran ve Çin'in çıkarlarının karmaşık oyunu ile belirlenecek, Rusya'nın yeni devletlerin bağımsızlığına gösterdiği saygıya bağlı olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin Rusya'ya karşı tavrlan da belirleyici olacaktır. Oyunun gerçeği oyundaki herhangi bir jeopolitik oyuncunun tekeline ya da emperyalizmi anlamlı bir hedef olarak belirlemesine izin vermemektedir.
Sayfa 208Kitabı okudu
Bütün bunlardan çikan sonuç, Amerika'nın temel çıkarının, bu jeopolitik alanı hiçbir gücün tek başına yönetmemesi ni garantiye almak ve küresel topluluğun buraya mali ve ekonomik ulaşımının engellenmemesini sağlamak olduğudur. Jeopolitik çoğulculuk ancak ve ancak, boru hatları ve ulaşım ağları bölgeyi global etkinlik merkezlerine karadan veya Akdeniz veya Arap Denizi'ne doğrudan bağladığında kalıcı bir gerçeklik haline gelecektir. Bu nedenle, bölge istikrarına zararı olduğu için, Rusya'nın ulaşımın tekelleşmesi için gösterdiği çabalara muhalefet edilmelidir.
Sayfa 206Kitabı okudu
Bu yeni Avrupa jeopolitik olarak "Avrupa-At- lantik' bölgesinin bir parçası olarak kalacaksa, NATO'nun genişlemesi gereklidir. Aslında, eğer Amerika Birleşik Devletleri'nin başlattığı NATO*nun genişletilmesi çabası durursa ve sendelerse, bir bütün olarak Avrasya için kapsamlı ABD politikası mümkün olamayacaktr. Böyle bir başarısızlık Amerikan liderliğinin itibarını zedeler, genişleyen Avrupa kavramını paramparça eder, Orta Avrupalıların moralini bozar, Rusya'nın Orta Avrupa'daki şu an uyuyan ya da ölmekte olan jeopolitik özlemlerini yeniden canlandırir.
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Mevcut küresel koşullarda, Avrasya'nın yeni jeopolitik haritasında kilit önemdeki en az. beş jeostratejik oyuncu ile (son ikisi kısmen oyuncu olarak nitelendirilebilecek) beş jeopolitik eksen belirlenebilir. Fransa, Almanya, Rusya, Çin ve Hindistan büyük ve etkin oyunculardır; öte yandan, Ingiltere, Japonya ve Endonezya çok önemli ülkeler olmakla birlikte bu şekilde nitelendirilmezler. Ukrayna, Azerbaycan, Güney Kore, Türkiye ve Iran kritik olarak önemli jeopolitik eksen rolünü oynarlarken, Türkiye ve Iran'ın her ikisi de bir ölçüde, daha sınırlı kapasiteleri dahilinde aynı zamanda jeostratejik olarak da etkindirler. Sonraki bölümlerde her ikisi hakkında da daha fazla şey söyleyecektir.
"Doğu Avrupa'ya hükmeden, kalp bölgesini yönetir; Kalp bölgesine hükmeden, dünya adasını yönetir; Dünya adasına hükmeden, dünyayı yönetir."
Her şeyi ıvır zıvırla değiştirdik. Masal anlatmaya gerek yok... Yok CIA mahvetmiş Sovyetler Birliği'ni, yok Brzezinski'nin entrikalarıymış... Peki neden KGB, Amerika'yı mahvedemedi? Ne aptal Bolşevikler sıçtılar içine ülkenin, ne de entelektüel reziller yok etti, yurtdışına çıkabilsinler, GULAG Takımadaları'nı okuyabilsinler diye... Yahudi-Mason komplosu da aramayın. Biz kendimiz yıktık her şeyi. Kendi ellerimizle. Biz, sıcak hamburgerleriyle McDonald's'lar açılsın ve herkes kendine Mercedes alabilsin, video alabilsin diye hayal ettik. Dükkânlarda porno filmler satılsın diye hayal ettik...
Sayfa 124Kitabı okudu
Demek ki "solcu" Türkiye İşçi Partisi, iktidara gelecek olsa, Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ilişkisini kesecek ve Brzezinski ile Lemnitzer'in tasarladıkları yeni Amerikan stratejisine uygun biçimde, Türkiye'yi Ortadoğu'ya yönelteceklerdi. Türkiye İşçi Partisi'nin dış politika çizgisi Amerika'nın işine gelebilirdi, ancak onun sosyalist ve laik niteliği Amerikan dış politikasına ters düşüyordu. Türkiye'yi 1946'da Soğuk Savaş'ın başlamasından bu yana dine dayalı bölgesel federasyonlar kuramı gereğince, Ortadoğu İslam Federasyonu'na yöneltiyordu Amerika... Türkiye'de Avrupa'yla ve Sovyetler'le işbirliğine karşı çıkacak bir parti isteyen Amerika, bu partinin TİP gibi sosyalist ve laik değil, tersine İslamcı ve din-odaklı olmasını yeğliyordu. İşte ABD'nin ve NATO'nun çizgisine upuygun bir Siyasal İslamcı parti, Ekim 1969 seçimlerine Konya'dan bağımsız aday olarak milletvekili seçilen Necmettin Erbakan tarafından kurulacak ve 1967'de -parti kurulmadan önce- Avrupa Ekonomik Topluluğu'na girmeyi savunan Erbakan, yıllardır solcu Türkiye İşçi Partisi tarafından en yüksek sesle dile getirilen Avrupa Ortak Pazarı'na karşıt görüşlerin tümünü, sözcüğü sözcüğüne kopyalayarak, 1970'te kuracağı Milli Nizam Partisi'nin programına yazacaktı.
Amerikan şemsiyesi altına sığınan diğer ülkelerin de Fransa'nın açtığı yoldan giderek Sovyetler'le iyi ilişkiler kurmasını kendisi için bir felaket olarak gören Amerika, bu gidişi önlemek üzere "Konsantrik Dış Çizgiler" kuramını geliştirmiş; dünya ölçeğinde uygulanacak bu kuramın Türkiye'ye ilişkin bölümünde, Lemnitzer'in az önce aktardığımız sözlerinden anlaşılacağı üzere, Fransa'nın açtığı yoldan giderek Sovyetler'e yaklaşan Türkiye'nin Sovyetler'den uzaklaştırılması ve ortaklığa yöneldiği Avrupa Ekonomik Topluluğu'ndan kopartılması amaçlanıyordu. Brzezinski ve Lemnitzer gibi Hıristiyan-Siyonist-Yahudi CFR üyelerince alınan karar uyarınca, 1965'te Amerikan desteğiyle iktidara gelmesine karşın bir süre sonra Amerikan çizgisinden saparak Avrupa'yla ve Sovyetler'le iyi ilişkiler sürdürmesi önlenemeyen Adalet Partisi Hükümeti yıkılacak, Avrupa'ya ve Sovyetler'e düşmanlık politikası güden, Avrupa Ortak Pazarı yerine gözünü Ortadoğu'ya çevirip Ortadoğu'da İslam Ortak Pazarı ve İslam Birliği örgütleyecek bir başka hükümet kurulacaktı.
512 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.