Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
HUNTİNGTON'a o kitabı kim yazdırdı.
ABD iktisadının yürümesi çoğu zaman hayali bir düşmanın gösterilmesine bağlı. Sovyetler dağılınca pentagon; "şimdi düşman kim?" Diye kısa bir şaşkınlık devresi geçirdi. Hemen arkasından yeni düşman ilan edildi. Altı ay içerisinde tüm amerikan kamuoyunun beynine (orada da "ayarlı" basın yayın yoluyla) şu formül işlendi: müslüman
Sayfa 196 - Bilim+GönülKitabı okudu
The Grand Chessboard
"The collapse of the Soviet Union was the final stage in the progressive fragmentation of the vast Sino-Soviet Communist bloc that for a brief period of time matched, and in some areas even surpassed,the scope of Genghis Khan's realm."
Reklam
Laissez Faire, Laissez Passer(!)
Yanlış-doğru kavramları benimsenip sindirilmeli, içgüdüsel duygular arasına girmelidir; mutlak doğru ve mutlak yanlış diye bir şeyin var olduğu, her şeyin göreceli olamayacağı kabul edilmelidir. Zbigniew Brzezinski
Sayfa 56 - 2. baskı - Mart 2000
YEŞİL KUŞAK - ''ILIMLI'' İSLAM ..
Türk-İslam Sentezi, ABD Başkanı Jimmy Carter'in Sovyetler Birliği'ne karşı yürüttüğü "Yeşil Kuşak" stratejisiyle de uyum ha­ lindeydi.Yeşil Kuşak stratejisi, ABD'nin, uluslararası, alanda nüfuzunu sürdürmesini sağlama, kendine yakın rejimIeri ayakta tu­tabilme ve rakip ülkeleri zayıflatma amacına yönelik olarak, İslamı bir dış politika aracı olarak kullanmasıydı. ABD dış politikasında İslamın rolü, 1970'lerin sonuna doğru Sovyetler Birliği'yle ilişkiler ve sosyalizmle rekabet çerçevesinde daha çok önem kazanmaya başlamıştı. ABD Başkanı Carter'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski'nin İslamın komünizme karşı bir kalkan ola­cağı doğrultusundaki bakış açısı, ABD 'nin İslama yaklaşımında etkili olmuştu. ABD, radikal İslamı ve özellikle İran'ı kendisine bü­yük tehdit olarak görüyor; ancak, "ılımlı" İslama farklı bakıyordu.
Sayfa 18 - KAYNAK YAYINLARI
“Avrasya’ya tümüyle egemen olacak ve dolayısıyla Amerika’ya kafa tutabilecek güçte bir Avrasya’nın ortaya çıkmaması şarttır... Amerika için esas jeopolitik ödül Avrasya’dır... Amerika’nın küresel üstünlüğü, Avrasya kıtasındaki hâkimiyetini ne kadar uzun süre ve ne kadar etkili bir şekilde sürdreceğine bağlıdır.” Zbigniew Brzezinski
Sayfa 47 - Kaynak, 1. baskı
Sovyet toplumu ‘gönüllü’ bir izolasyonda yaşadı. Max Weber veya Durkheim’le ya da Freud, Toynbee ve Spenglerle ilgilenmedik. Bunlar sadece isimler değildir, arkalarında fikir sistemleri vardır. Bir toplum böyle fikir sistemleriyle tanışmazsa 20. yüzyılın gerisine düşer. Yevgeni Afanasylev
Reklam
sadece Amerika ile savaşanların “uluslararası terörist”
Üstelik Washington hiçbir zaman Çeçen ve Kafkas ayrılıkçılara verdiği desteği kesmeyecek ve Zbigniew Brzezinski oldukça alaycı bir üslupla, sadece Amerika ile savaşanların “uluslararası terörist” olarak değerlendirilmesi gerektiğini, bununla birlikte ABD’nin düşmanlarını ve rakiplerini zayıflatanların ise bu kategori dışında tutulup “özgürlük savaşçıları” ile denk görülmesi gerektiğini açıklayacaktı.
Sayfa 136Kitabı okudu
İlk Küresel Güç
Rakibinin çöküşü Amerika Birleşik Devletleri'ni emsalsiz bir konumda bıraktı. Amerika dünyanın ilk ve aynı zamanda tam anlamıyla gerçek küresel gücü oldu. Ama gene de, Amerika'nın küresel üstünlüğü, daha sınırlı bölgesel etkinliklere dayanmasa da bazı açılardan eski imparatorlukları hatırlatmaktadır. Bu imparatorluklar, güçlerini, güdümlü devletler, tebaalar, himayelerindeki devletler ve koloniler hikayerarşisine dayandırmış ve bunlar dışında kalanları barbar olarak görmüşlerdi. Belli bir dereceye kadar, bu çağdışı terminoloji Amerika'nın yörüngesindeki bazı devletler için bütünüyle uygunsuz değildir. Geçmişte olduğu gibi, Amerika'nın "emperyalist" gücünün kulanılışı, büyük ölçüde, üstün nitelikli örgütlenmesinden, ekonomi ve teknoloji alanındaki geniş kaynaklarını askeri amaçlar için hızla harekete geçirebilme kabiliyetinden, Amerikan tarzı hayatın muğlak ama yine de belirgin kültürel cazibesinden, Amerikan toplumsal ve siyasi seçkinlerinin halis dinamizmlerinden ve doğalarındaki rekabet duygusundan gelmektedir.
"İmparatorluklar doğaları gereği siyasi olarak istikrarsızdir; çünkü bağımlı birimler her zaman daima daha fazla bağımsızlığı tercih eder ve bu tür birimlerdeki muhalif seçkinler fırsat yakaladıklarında daha fazla bağımsızlık kazanmak için harekete geçer. Bu anlamda, imparatorluklar çökmez, daha ziyade dağılırlar. Bu bazen olağanüstü şekilde hızlı olursa da, genelde çok yavaş olur."
Donald Puchala. "The History of the Future of International Relations," Ethics and International Affairs 8 (1994): 183Kitabı okudu
517 öğeden 351 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.