Yüce Dosta
ayrılış günü yüklemediler bir şey alaca tüylü develere en son o ayrıldı haykırdım tutamadım kendimi uzaklara gitme diye ey benim iki gözüm, canım kesib’e mutlaka uğra yönel lâ’lâ tepesine doğru
Mehmet Savaş Hocaefendi anlatıyor.. Konya'da askerlik şubesine gittiğimde; biri yarbay diğeri binbaşı iki rütbeli asker vardı. Beni görünce binbaşı selam verdi ve ayağa kalktı: "Buyurun oturun." dedi. Yer gösterdi, öbürü ayakta bekliyor. Binbaşı öbürüne "Bu değerli bir hocadır, tanışmanızı isterim." dedi. Öbürü, "Ben
Reklam
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
ÇATIŞMA Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman
630'da İmparator T'ai-tsong tarafından yıkılmış olan Doğu Tukyuları Hanlığı, eski hükümdar ailesinden gelme biri, Koşo Çaydam kitabesinin İlteriş Kağan (Elterich Qaghan) adıyla yücelttiği Kutluğ Kağan (Kutlug mesut) idaresinde yeniden teşekkül etti. Kutluğ'un kendi oğluna borçlu olduğumuz kitabe, Orhon Türk Hanlığı'nın
Reklam
Oyna Ya Bilal!
Bir gün mescitte Bilal-i Habeşi hazretleri oynuyordu. Hazret-i Ömer, (Ya Bilal, burası mescid, ne yapıyorsun, burada oynanır mı?) dedi. Bilal-i Habeşi hazretleri, Resulullahı göstererek, (Buranın sahibi var, sen çık aradan) dedi. Hazret-i Ömer, taaccüp edip, (Ya Resulallah, Bilal mescidin içinde oynuyor) dedi. Peygamber efendimiz onu çağırarak, (Ya Bilal, bu ne hâl, niye oynuyorsun?) diye sordular. (Anam babam sana feda olsun ya Resulallah) dedi, (Bu benim Allahü teâlâya özel teşekkürüm. Allahü teâlâ, her şeyi senin için yarattı, sana her şeyi verdi, sadece bir şeyi vermedi. İşte bu sebepten sevincimden oynuyorum) dedi. Peygamber efendimiz tebessüm buyurup, (O sebep nedir ki ya Bilal, seni sevinçten oynatıyor?) diye sordular. (Anam babam sana feda olsun ya Resulallah, Cenâb-ı Hak sana, hidayet verme yetkisi vermedi. Kalbe iman bahşetmeyi sana bıraksaydı, sen önce yakınlarını, bildiklerini, tanıdıklarını hidayete erdirirdin, bu garip Bilal, tâ Habeşistan’da nasıl Müslüman olurdu, onun için oynuyorum) dedi. Peygamber efendimiz yine tebessüm edip, Oyna ya Bilal! buyurdu. :)
Benim Derdim (Kendimden)
Nasıl anlatayım sana derdimi Mevsimlerim hazan, hayaller ziyan Günlerim zindanda gözlerim bağlı Ümitler perişan, yarınlar hüsran... Sabah tan yerinde başlıyor çile, Öğleni, akşamı, yatsısı bile, Dakikam işkence, zamanın köle Her anım perişan, lahzalar ziyan... Doğmuş bu beden boşa mı varım ? Derde dermanımı nerde arayım Bir dost yok ki halin hatırın sorayım Yaşantım perişan, ahlarım hüsran Ey benim çileli ey dertli başım, İçin için akar dinmez gözyaşım Hani nerede anam bacım gardaşım Hepsi bir yalan, varlığı ziyan...
HAKAN US
HAKAN US
Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken bir yandan da onlarla sobbet ediyor, "Nerelisin?", "Kaç kardeş siniz?" gibi sorular soruyordu. Gözleri bir ara, saçının ortası kırmızı olan bir delikanlıya takıldı. Delikanlıyı yanına çağırdı ve merakla sordu: "Adın ne senin evladım?" Delikanlı, hazır ol
Oyunlarımız, daha ziyade kavgalardan, baskınlardan, savaşlardan oluşurdu. Anam beni sokakta pek başıboş bırakmazdı. Ama ben bu oyunların hemen hepsine de katılırdım. Oyunlarımızın en başında gene, çetecilik, komitacılık oyunları gelirdi. Bunun için önce kaptanlar, voyvodalar seçilirdi. Bu sözcükler, Rum, Bulgar çetecilerinin reislerine verilen isimlerdir.
Reklam
Biz annesi tarafından"ya Sa'd bu dinden dönmezsen yemez içmez ölürüm Sende anne katili olursun! "diyerek tehdit edilen annesinin bu sözüne karşı Arslanlar gibi "sus anne Senin bin canın olsa da her birini benim İslam'dan dönmem için feda etsen Vallahi ben yine sabit kalırım" diyerek Mukabele eden sonra Allah resulü tarafından cennete müjdelenen,Uhud cengin de kafirler varlığın sebebi olan Peygamberi taş ve ok yağmuruna tuttukları zaman peygamberler peygamberinin önünde kendi vücudu ile siper olan ve düşmana ok yağdıran ve Allah resulü tarafından "At ya Sa'd Anam babam sana feda olsun"diye iltifat edilen, Yüce Başbuğ Hz Sad İbni Ebi vakkasın safında Resulü zişân'ın yoluna Gönül verenlerden değil miydik?
Hayaller ve gerçekler çalışanlar için aynı şeydir
İşte benim yeni yuvam burası olacak. Antrenörlerim anam babam olacak. İşte bunu çok iyi biliyorum. Her gün bir yol eziyeti çekmeme deyecek. Benim bu küçük yaşta yaşadığım her şeye zorlandığım ve aştığım her engele değecek. Bunu kendimden daha çok biliyorum. Benim bütün hayatım sahada geçti. İlk adımlarımı sahada attım. Bir gün herkesin beni televizyondaniz izleyeceği hayaliyle… Öykü Ada Göğtepe
Saat sabahın beş buçuğu, dünyaya istemediğin bir rüyadan uyanmışsın bakıyorsun yanın boş, oda boş, ev boş kalkıp pencereden bakıyorsun, sokaklar boş her yerde buğulu bir tenhalık aylardan kasım mı ne bundan bile emin değilsin bir sigara yakmayıp ne yapacaksın çıkıyorsun sokağa herkes herkesle aynı kaldırımda ama kimse kimseyle yan yana
Kul hakkı da olsa Allah kefil olup affettirir.
Kardeşinin Elini Tut ve Onu Cennete Sok • Enes b. Malik'ten (ra) rivayetle: Resûlullah (sas) bizimle oturuyordu. Bir an onun güldüğünü gördük o kadar ki dişleri gözüküyordu. Hz. Ömer (ra) sordu: "Ya Resûlullah, anam babam sana feda olsun, seni güldüren de nedir?" Buyurdu ki: "Ümmetimden iki adam, İzzetin Rabbi önünde
Olm bu 90'lı yıllar harbiden bazı yönleriyle çok güzelmiş. Gerçi o zamanlar ergenlik dönemi kendini arayış fln. Perşembe akşamı dergaha git, Cuma günü ülkü ocağına, hafta sonu MGV ye. Ergenlikten önce anam rahmetliyle kadınların Kur'an okuma günlerine giderdim. Gittiğimiz evin çocuğu varsa onun oyuncaklarıyla yoksa terliklerle oynardım
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.