Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Böylece ölümümden sonra üç kadın oğulsuz, kocasız, babasız kalacak. Farklı türden üç öksüz; yasa açısından üç dul. Haklı olarak cezalandırıldığımı kabul ediyorum. Peki bu masumların suçu ne? Ne önemi var! Onurları lekeleniyor, felakete sürükleniyorlar: Bunun adı adalet. Yaşlı zavallı annem beni endişelendirmiyor; altmış dört yaşında, ölüm haberim onu öldürecek. Veya ayak tandırında hâlâ biraz sıcak külün kalacağı ana kadar birkaç gün daha yaşarsa hiçbir şey söylemeyecek. Karım da beni hiç endişelendirmiyor; zaten sağlığı şimdiden kötü, sinirleri bozuk. O da ölecek. Tabii ki delirmezse. Delirmenin insanı yaşattığı söylenir; en azından bilinç kaybolduğu için daha az acı çekilir; ölü gibi uyunur. Ama kızım, yavrum, şu anda gülen, oynayan, şarkı söyleyen, hiçbir şey düşünmeyen zavallı küçük Marie'm, işte o beni kaygılandırıyor!
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Reklam
Partizanlara annemle birlikte katıldık... Annem çamaşır yıkıyor, pişirip taşırıyordu. Gerektiğinde nöbet tuttuğu da olurdu. Bir keresinde göreve gittim; birileri anneme, asıldığımı söylemiş. Bir-iki gün sonra döndüm, beni görünce kadıncağız felç geçirdi, birkaç saat konuşamadı. Çekilecek çilemiz varmış... Yolda baygın bir kadını aldık. Ayaklarının üzerinde duramıyor, yerde sürünürken öldüğünü zannediyordu. Kanı akıyordu evet ama bunu öbür dünyada hissettiğini sanıyordu. Onu kıpırdattığımızda biraz kendine geldi ve anlattı... Nasıl vurulduklarını, kendisi ve beş çocuğunun nasıl idama götürüldüğünü anlattı. Çocukları ambara doğru götürürken vurmuşlar. Ateş ederken eğleniyorlarmış... En küçükleri memede bir oğlan... Faşist, havaya fırlatmasını işaret etmiş - havada vuracak. Anne çocuğu kendi elleriyle öldürecek şekilde fırlatmış... Kendi çocuğunu öldürmüş yani... Alman'a fırsat vermemek için... Bütün bu olanlardan sonra bu dünyada yaşamak istemediğini, ancak öbür dünyada yaşayabileceğini söylüyordu... Öldürmek istemiyordum, öldürmek için gelmemişim dünyaya. Öğretmen olmak istiyordum ben. Ama bir köyü ateşe verdiklerini gördüm... Bağıramazdım, yüksek sesle ağlayamazdım: Keşfe çıkmıştık, köye vardık. Ellerimi kemirebilirdim ancak ki ellerimde o günden kalma yara izleri var, kanatasıya kemirmişim. Etim meydana çıkasıya. İnsanların çığlıkları kulağımda... İneklerin bağırtısı... Tavukların bağırtısı... Bana hepsi de insan sesi çıkarıyor gibi gelmişti. Tüm canlılar. Çığlıklarla yanıyorlardı. Bunu söyleyen ben değilim, acımdır..
Sayfa 324 - Valentina Mihaylovna İlkevic, partizan irtibat eri
Ve ben öldükten sonra oğulsuz, eşsiz ve babasız kalacak üç kadın; üç değişik tür yetim, yasaların yarattığı üç dul olacak. Evet, aslında bunu kabul ediyorum; bu cezayı hak ettim; fakat, ya bu masum insanlar ne yaptılar? Ne değişir ki? Onların şerefini lekeliyor, perişan ediyorlar. İşte bu, adalet! Aslında beni endişelendiren, ihtiyar, zavallı annem değil: O, şimdi altmış dört yaşında . Bu darbe onu da öldürecek. Ya da bir süre böyle yaşayabilirse, yeter ki mangalında biraz kül bulunsun, suskunluğunu bozmayacak. Eşim, beni hiç tasalandırmıyor; zaten sağlıksız ve fazlaca saftır. Elbet bir gün o da ölür. Delirmezse elbette. Deliliğin, insanı yaşattığını söylerler; hiç olmazsa akıl acı çekmez; uyur ve bir ceset gibi yaşar. Fakat kızım, yavrum, gülen, oynayan, belki de şu anda şarkı söyleyen ve hiçbir şey düşünmeyen, benim zavallı küçük Marie'm; bana en çok acı veren o!
Sayfa 30 - Olympia YayınlarıKitabı okudu
Sepin bir hafıza kaydı tutmuştu Ağıtların Tanrısı kitabında..
Ağaca çıktım. Meydandaki ağaca. Elime mikrofon da verdiler. Sesim yetmezmiş yoksa, kısılırmış. Tamam dedim. Kalabalık toplanmış. Herkes beni mi dinleyecek? O herkes, beni dinleyecek olan, ne kadar da güzel. "Hepiniz çok güzelsiniz" desem iyi bir başlangıç mı? Herkes aşırı güzel. Sevdiğim şarkılar, kulaklarımla değil bedenimle duyduklarım
Beni öldürecek. Hayır, ben kendimi öldüreceğim, yine de bu bir günah! Kaçıp gitmek mi? Peki ya çocuklarım! Ayrılmak mı? Ama on beş yıllık bir evliliğin ardından, babama Mösyö de Mortsauf'la anlaşamadığımı nasıl söyleyeceğim? Babam ve annem geldiğinde ağırbaşlı, uysal, kibar, nüktedan davranacak. Zaten evli kadınların babaları, anneleri var mıdır? Tüm varlıklarıyla kocalarına aittirler.
Sayfa 176 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Umutsuzlar Parkı
I Biliyorsunuz parkların Sizi çağıran tarafları İnsanın gizli, karanlık köşeleriyle oranlı Orada saklanıyor onlar Çünkü her türlü saklanıyorlar orada Bir yağmur öncesinin loş sokaklarıyla
Başta moda, kozmetik olmak üzere bir çok sektör, insanların güzel olma arzusundan besleniyor.
Sayfa 217Kitabı okudu
Sırf ayıp olmasın diye insanın gerçek duygu ve düşüncelerini söyleyememesi ne kötü.
Sayfa 199Kitabı okudu
Böyle bağıra çağıra konuşmasına ne gerek var anlamıyorum. Bağırınca daha mı iyi anlaşıldığını sanıyor?
Sayfa 196Kitabı okudu
Reklam
Uygar insanlar sorunlarını uygar yollardan çözerler.
Sayfa 177Kitabı okudu
Aklına gelen hiçbir şeyi sormaya çekinmez. Başkalarının özel hayatına giriyormuş, insanların canını sıkıyormuş, hiç aldırmaz.
Sayfa 174Kitabı okudu
Bu bakkal sanırım bizden nefret ediyordur. Daha ucuz oldukları için tüm alışverişimizi büyük marketlerden yapıyoruz. Çok zorunlu olmadıkça ekmek ve gazete dışında bir şey almayız ondan.
Sayfa 173Kitabı okudu
Şairler, herkeste var olan duyguları en güzel şekilde dile getirdikleri için şairdirler zaten.
Sayfa 167Kitabı okudu
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.