Geceler haram oldu bak bu aralar
Biz mışıl mışıl uyuyacağız bu gece.Kara kara düşünme sırası sende.Ayak seslerini duyuyor musun? Winter is coming!
Recep Tayyip Erdoğan
Recep Tayyip Erdoğan
Kombi ve İnsan
Evdeki kombi bozulur gibi oldu, en son usta geldiğinde az bı vurun düzelir dedi.Biz de az bı bozulmaya görsün hemen silkeliyoruz ,vuruyoruz kombiye,sonra tekrar çalışıyor.(Türk usulü:)) Bazen hafif vurmalarla da düzelmiyor, baya bi insanı silkelercesine vuruyoruz. Ne kadar da insanın hikayesine benziyor öyle değil mi ؟ Bizim de az bi ruhumuzun , gönlümüzün ayarları bozulunca hemen bı şefkat tokadı beliriyor yanımızda..Bazen fark etmiyoruz bile..daha derin sarsıntılar oluyor sonra..işte o zaman kendimize dönüp bir bakiyoruz nerede bı tıkanıklığım var, ne yaptım,Rabbim'le aram nasıl bu aralar diye sorgulayıveriyoruz.. Az bı tıklayıveriyor şefkat tokatları..kendimize gelelim.. özümüze dönelim diye.. Ha kombi..Ha insan işte....
Reklam
Ne Oldu Bize?
Bu aralar farkettiğim bir sorunu paylaşmak istiyorum. İnsanları etiketleme, ayırma, gruplaşma o kadar fazlalaştı ki. Birlik olma diye bir kavram kalmadı neredeyse. İnsanlar kendilerine benzemeyen herkesi kötü, zihniyetsiz sanıyor. Değerlere saygı, düşüncelere saygı kalmadı artık. Solcu sağcıya nefret kusuyor, sağcı solcuya... En birlik olmamız gereken 6 Şubat'ta bile insanlar moloz yığınları altında son nefeslerini verirken biz hâlâ siyaset yapma peşindeydik. A partisi bunu yaptı, B partisi şunu yaptı derdindeydik. Öyle bir dönemdeyiz ki sağcı solcu, açık kapalı, a şehirli b şehirli diye bile gruplaşır olduk. Hoşgörü diye bir kavram kalmadı. Artık bu insanların düşünce özgürlüğüne istismar edecek boyuta geldi. Hor görmek istersek her şekil hor görebiliriz, kusura gerek yok ararsak zaten buluruz. Ama amaç bu olmamalı bence. İnsanlık böyle yok olmamalı. Daha güzel günler göreceğiz inşallah... İyi geceler ☆
YAŞANMAMIŞ BİR ÖMÜR ÜZERİNE
Hepiniz geçerken görürsünüz yolda yaşlı bir teyze Elinde tahtadan bir deynek ile. Göz göze geldiğinizde Bakar yüzünüze Kaşları çatık, Yüzü asık Sahi biz de böyle olacak mıyız ileride?
Utopia bahane İslamı anlatmam şahane
Bu aralar Thomas More'un Ütopya adlı eserini okuyorum, eser sosyalist bir muhteşem devlet ve yaşamı ele alıyor. Bu konuda da muhteşem insan bence de Allah'ın dediği gibi bir müslümandır. Ne kapitalist ne de sosyalisttir, suçtan ve erdemsizliklerden uzak durur, her zaman bilinci açıktır, her yoldan öğrenmeye çalışır, ben merkezli ve cimri bir yaşamı ve biz merkezli zorunlu paylaşımcı bir hayat tarzı yerine, yapılacakları devletten beklemeyip devletin sosyal olmasına takılmayıp kendisi etken bir yardımcı ve sosyal insandır, mal mülk edinme hakkı ve aktarma hakkı vardır. Fakirin halinden anladığı için ona yardım eder ve bunu en iyilerle yapar. Köleliği engellediği için var olanı Azatlar ve yenisini elde etmez, hak hukuku korur, her yere saldıran bir devlet anlayışı yoktur, namuslu bir evliliğin ve çocukların hayat sürdüğü ideal bir yaşamdır İslam ve ben de bu yüzden müslümanım.
Toptaş Ve Marquez
Bu aralar
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
"in
Sevgiden Öte Sürekli Ölüm
Sevgiden Öte Sürekli Ölüm
kitabını okuyorum. Kitabı ilk edinme nedenim
Hasan Ali Toptaş
Hasan Ali Toptaş
" ın bir röportajında bu kitapta geçen "Boğularak Ölenlerin En Yakışıklısı" hikayesini çok beğendiğini ve o kadar çok seviyor ki büyük kağıtlara bastırıp odasının duvarlarına asmak istediğini söylüyordu. Şimdi ben bu kitabı okuyorum, daha başlardayım ve bazı hikayelerinde o kadar çok Hasan Ali Toptaş tadı aldım ki çok güzeldi. Belli olıyor ki Toptaş, Marquez 'den oldukça etkilenmiş. İyi ki de etkilenmiş ve biz bu üslubu hala okuyabiliyoruz. Bu kitapta da o karanlık, karmaşık, bulmaca gibi olan anlatım, zamanın yok olduğu, boyut kavramının ortadan kalktığı üslupta olan hikayeler mevcut.
Reklam
Agora
Normalde tarihle çok aram yoktur ama bu aralar ilgim bir hayli arttı. Ne nasıl başladı? Kim nerde ne yaptı? Tüm bu sorular tahmin ettiğimden fazla önemliymiş. Ama belki de en önemli soru isanoğlunun var oluşu ve dinlerdir. Çünkü uğruna milyonlarca insanın öldüğü bir konumda din konusu. Buna değer miydi acaba? Ya da tek bir gerçeklik mi vardır? Din adı altında milyarlarca insana dayatılan şeylerin gerçekliği nedir? İçimizde herhangi bir inanç olmadığında neler belirler hayatımızı. Hoşgörü her zaman iyilik getirir mi? Bazı hayatlar ve insanlar ilham vericidir. Belki de yüzyıllar sonra bile. Hypatia ve hayatı için de aynı şeyleri düşünüyorum. Yaşadıklarım ve iş hayatında öğrendiklerimden sonra hayat gerçekten sorgulanması gereken bir yer. Hala sorulması gereken çok soru var. Ve ben durdum bir noktada soru sormaktan hayatın peşinden koşmaktan. Oysa soruları çözemeyecek olsan bile fikir yürütmek en değerlisidir. Evreni ve bilimi dinsizlik olarak görmek acizlikten öte bir şey değildir. Nitekim tanrı bize bu oyunda ebe olanın biz olduğunu söyleyip saklandı. Bize de onun hakikatini bulmak kaldı.
Bu aralar en çok ChatGPT ile anlaşıyorum. Ne söylesem yapıyo. Ne sorsam cevap veriyo. Ben de onu dinliyorum ve söylediğini uyguluyorum. Başarılı da oluyorum. Çok verimli çalışan bi ikili olduk biz. 🤖👧🏻
Neden edebiyat? Neden sanat?
Bu aralar “Denizin Uzun Taç Yaprağı”isimli romanı okuyorum. Romanın temel konusunu İspanya iç savaşı oluşturuyor. İç savaşta yenilen Cumhuriyetçiler Fransa’ya sığınmak zorunda kalır ve burada çeşitli kamplara yerleştirilirler. Onlar istenmeyen adamlardır. Kamp koşulları acımasızdır. Önce çocuklar ölmeye başlar bir bir sonra yaşlılar. Ama onları
*BAZI ŞARKILARDA SÖYLENEN ELFÂZ-I KÜFÜR SÖZLER:*
*Orhan Gencebay:* ‘’…Şikayetim yaratana: Şaşıran sen mi, yoksa ben miyim bilemedim; Öyle bir dert verdin ki kendime gelemedim…’’ Soruyorum kardeşlerim, (HAŞA) Allah (Celle Celâluhû) hiç şaşırır mı? ⚠⚠⚠⚠⚠⚠⚠ *Sezen Aksu, Ebru Gündeş, Gökhan Özen:*
369 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.