Çok net bir örneğini yaşadım bu aralar. Sıkıldım, çabaladım, saatlerimi harcadım ve evet, keyifliyim. Hem de çok fazla. Anlık zevklerin verdiği zevkten çok daha fazlasını hissediyorum şu an. Hak ettim çünkü. Bir anda ulaşmadım bu noktaya, bir amacım vardı. Hayat da böyle gelip geçiyor işte. Anlık zevkler hoşuma gidiyor olabilir ama sonrasında pişmanlık, kendine olan saygının azalması, gerçek hayattan uzaklaşma olduktan sonra sikmişim o aldığım zevki. Bundan sonraki süreçte de, bu bir aylık süreçte amaçlarıma uygun hareket etmeliyim. Bunun sonuçlarının beni oldukça tatmin edeceğini adım gibi biliyorum. Ya anlık zevklere kaptırırsam kendimi, o zaman da ne olacağını adım gibi biliyorum. İnanılmaz bir öz saygı azalması, kendini sabote etme etc. Gerek var mı buna, gerçekten yok. Bir yandan kendini geliştirirken, karakterini ortaya çıkarırken diğer yandan neden kendini bile isteye aşağı çekiyorsun? Bunu anlamak o kadar da zor değil aslında. Kendimce sebeplerim var. Sen ALPEREN değilsin ki anlayasın.
-Sen de ALPEREN gibi davran o zaman sikik. Düşürme kendini bu kadar.
-Haklısın, kusura bakma. Düzeltmem lazım bazı şeyleri, farkındayım. Bana da zaman ver lütfen, nereden nereye geldiğimi sadece sen biliyorsun.
-Biliyorum tabii aptal, o yüzden uyarıyorum ya seni, o hallerine tekrar düşme diye. Parka gidip bira içip intihar etme planlarını ne ara unuttun?
-Ne unutması amk, keşke unutabilsem derdim ama istemiyorum unutmak. Unutmak beni bu hale sokuyor zaten. Unutmayacağım o bok gibi günleri, o karanlık günleri. O günler bana yol gösteriyor. Teşekkürler depresyon.